Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi tarafından bakır ve gümüş madeni sahası hakkında açılan davada, Elazığ 2. İdare Mahkemesi, şirkete verilen ’ÇED gerekli değildir’ kararında hukuka uyarlık bulunmadığı yönünde karar verdi.
ELAZIĞ /İHA -Tunçpınar Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin Tunceli Geyiksuyu köyü Sin mezrası mevkiinde yürütmeyi planladığı Bakır ve Gümüş Madenciliği Projesi için Tunceli Valiliğinin verdiği ’Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü avukat Barış Yıldırım tarafından Elazığ 2. İdare Mahkemesi’nde dava açıldı.
Dava sonucu mahkeme, bölgede bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği yönünde karar verdi.
BİLİRKİŞİ RAPORU BÖLGEDEKİ FAUNASTİK ZENGİNLİĞE VURGU YAPTI
Bilirkişi tarafından mahkemeye sunulan raporda, Munzur Havzası’nda uzmanlar tarafından yapılan araştırmalar sonucu toplam bin 518 bitki türü saptandığı, bu bitki türlerinin 227 tanesinin Türkiye’ye, 43 tanesinin ise yöreye endemik türler olduğu belirtilerek anılan bitki çeşitliliğinin bazı Avrupa ülkelerindeki çeşitliliğe eşdeğer veya çok daha fazla olduğu ortaya kondu. Raporda, bölgede faunastik bir zenginliğin de söz konusu olduğu, yörenin kırmızı pullu alabalık, çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban keçisi, ur keklik, kaya kartalı, kurt, boz ayı, kızıl tilki, yabani tavşan, kaya yedi uyuru, vaşak, sansar, porsuk gibi hayvanlar için önemli yaşam alanları olduğu belirtilerek ayrıca Anadolu veya İran parsının bölgede yaşadığına dair işaretler bulunduğu vurgulanarak yörede endemik biyolojik çeşitlilik bulunduğu ve bu çeşitliliğin bir ulusun doğal zenginliği olduğu saptaması yapıldı.
Bilirkişi Raporu’nda ayrıca, projenin çevresel etkilerinin yeterince değerlendirilmediği bu durumun çevresel bir felakete sebebiyet verebileceği, “ÇED gerekli değildir” biçiminde verilecek bir kararın, proje alanında, yakın dışında ve çevresindeki özellikle flora ve faunanın geri dönüşümsüz şekilde kaybına sebep olabileceği, yer üstü ve yar altı sularının ve proje topraklarının giderilemeyecek ölçüde kirlenebileceği, yörede ekolojik dengenin bozulmasına yol açabileceği ve bu nedenlerle proje için Çevresel Etki Değerlendirmenin Gerekli olduğu sonucuna ulaşıldığı belirtildi.
Bilirkişi raporunu değerlendiren Elazığ 2. İdare Mahkemesi, verdiği karar ile olayda dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; proje alanında ve çevresindeki özelikle flora ve faunanın geri dönüşümsüz şekilde kaybına sebep olabileceği, er üstü ve yeraltı sularının ve proje çevresi topraklarının giderilemeyecek ölçüde kirlenebileceği, yörede ekolojik dengenin bozulmasına yol açabileceği, mevcut proje tanıtım dosyasının yukarıda belirtilen eksikliklere yönelik olarak yeterli teknik bilgilerle ayrıntılı olarak hazırlanmamış olması nedeniyle eksik olarak hazırlanan proje tanıtım dosyasına dayalı olarak tesis edilen dava konusu bakır ve gümüş madeni sahası projesine yönelik “çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna vardı. Mahkeme, hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde çevre ve su kaynakları ile yaban hayatı ve zengin bitki türlerinin devamı açısından telafisi güç zarar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
MAHKEME KARARI NEDENİYLE BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI
Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi, mahkeme kararının açıklanmasının ardından Seyit Rıza Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
Belediye Eşbaşkanları Mehmet Ali Bul ile Nurhayat Altun ile vatandaşların katıldığı açıklamada konuşan Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü avukat Barış Yıldırım, kararın Munzur Havzası’nda gerçekleştirilmek istenen madencilik faaliyetleri bakımından emsal teşkil ettiğini söyledi. Bahsedilen şirketin Munzur Havzası’nda toplam 43 bin 350 hektarlık alanda 5 ayrı saha için maden işletme ruhsatı aldığını kaydeden Yıldırım, "Dersim genelinde 145 madencilik projesi bulunmaktadır. Madencilik şirketleri arama-işletme ruhsatlarına konu toplam rezerv sahaları çok daha yüksek miktarda olmasına rağmen ÇED sürecinden kaçınmak için faaliyet yürütecekleri alanı 25 hektarın altında etap etap beyan etmekte ve ÇED süreci toplam ruhsat sahası nazara alınarak değil şirketlerin beyan ettiği saha miktarı üzerinden yürütülmekte ve bu şekilde madencilik faaliyetlerinin olası çevresel sonuçlarına dair veriler elde edilememektedir. Nitekim, Tunçpınar Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne Sin bölgesi için verilen maden işletme izni ve işletme ruhsatında ruhsat alanı, 17 bin 107,3 hektar olarak gösterildiği halde ’Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararına konu alan 19,08 hektarlık bir alandır. ÇED raporu yükümlülüğünden kaçınma amacıyla ruhsat sahasının 19,08 hektar bölümünde faaliyet yürütüleceği beyan edilmiştir. Gelinen noktada başta Ovacık Topuzlu/Cevizlidere’de yürütülmesi planlanan Altın Bakır ve Molibden Madenciliği projesi olmak üzere 25 hektar ve üstü ruhsat sahasına sahip tüm madencilik projeleri için verilen ’Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararlarının geri alınarak ÇED raporu hazırlatılması gereği açıktır" dedi.
Açıklamada konuşan Belediye Eşbaşkanı Nurhayat Altun ise Dersim coğrafyasının tahribatına göz yummayacaklarını belirterek, "Bizim burada ahlaki değerlerimiz, geleceğimiz, tarihi geçmişimiz var. Bizim bunlara sahip çıkmamız gerekiyor. Bu bir zihniyet değişikliğini gerektiriyor. Elbette biz hukuki yollardan bunun takipçisi olacağız. Sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler olarak bizim ekolojik bakış açımız nettir. Biz ne Dersim’in ne de dünyamızın yol olmasına izin vermeyeceğiz. Bu sadece bizim değil bütün insanlık meselesidir" şeklinde konuştu.
Açıklamanın ardından katılımcılar sessizce dağıldı.