Kırık bilekle Türkiye şampiyonu olan 17 yaşındaki Beyza Basma’nın hayatı tekvando sayesinde değişti. Genç sporcu tekvando sayesinde azmi ve pes etmemeyi öğrendiğini söyledi.
17 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Beyza Basma, 3 yıl önce başladığı tekvando sporunda, ilk çıktığı şampiyona maçında Türkiye birincisi oldu ve altın madalya kazandı.
2015 yılında Muğla Marmaris’te gerçekleştirilen Yıldızlar Türkiye Şampiyonası’ndaki bu birinciliği kırık bilekle alan Basma’nın hayatında tekvando farklı bir yol açtı.
Şu anda milli sporcu olan Basma, artık hayata daha öz güvenle bakıyor.
“Tekvando hayatımın bir parçası”
2015 yılında tekvandoyla ilgilenen ağabeyinin yanında antrenmana gittiği zaman, antrenör Yavuz ve Arzu Sayan tarafından keşfedilerek antrenmanlara başlayan Beyza Basma, o yıldan bu yana yurt içi ve yurt dışında 20’ye yakın madalyanın sahibi oldu. Tekvandoyu hayatının bir parçası olarak tanımlayan genç sporcu ilk şampiyona maçına kırık bilekle çıktı.
Beyza Basma, kırık bilekle aldığı altın madalyanın hikayesini şöyle anlattı:
“2015’te tekvandoya başladığımda kampa gittiğimiz ilk gün antrenmanda bileğimi kırdım. Kamp bittikten bir iki hafta sonra Türkiye Şampiyonası vardı. Bu maç için çok çalışmıştık. Kampta rakiplerim de vardı. Bileğimin kırılmasına çok sevindiler. Ben kamp bittikten sonra bileğim alçılı olmasına rağmen şampiyonaya kadar antrenmanlarıma devam ettim. Çünkü maçı çok istiyordum, çok emek verdim. Bir yıl boyunca çalışmıştım ve ilk maçımdı. Hocalarımı da mahcup etmek istemiyordum. Maça bileğim kırık gittim. Rakiplerim beni görünce maça girmeyeceğimi düşündü. Maçtan bir gün önce tartı günümüz olur bizim. O gün Yavuz Hoca kendi elleriyle alçıyı çıkardı. Ertesi gün altılı maç atarak Türkiye birincisi oldum. Ben de hocalarım da çok mutlu olmuştuk.”
“Spor bana pes etmemeyi öğretti”
Tekvandonun kendisine azimli olmayı ve hiçbir zaman pes etmemeyi öğrettiğini dile getiren Basma, “Tekvando yapınca çok mutlu oluyorum. Çünkü hayatımdaki tüm stresi, üzüntüyü tamamen gideriyor ve başarı elde ettikçe çok mutlu oluyorum. Öz güvenim artıyor. Önceden çok sessiz, sakindim. İnsanlarla kaynaşamıyordum. Okulumda dersleri daha iyi anlamamı sağladı. Bu spor bana disiplinli olmayı ve bir şeyi eğer çok istiyorsam onun için çok emek vermem gerektiğini öğretti.” dedi.
Herkese kendi yeteneklerine göre bir spora başlamaları tavsiyesinde bulunan Basma, yaşıtlarına başarılı olmasalar bile pes etmemelerini öğütledi.
“Sporla derslerin bir arada gitmeyeceği endişesi yersiz”
Antrenör Yavuz Sayan da 3 yıldan bu yana haftanın 6 günü birlikte çalıştıkları Beyza’nın, azmiyle başarısına başarı kattığını söyledi. Beyza’nın 16 yaşındayken Büyükler kategorisinde maça çıktığını ve Türkiye ikinciliği ve üçüncülüğü gibi bazı dereceler aldığını belirten Sayan da ailelere çocuklarını spora yönlendirmeleri önerisinde bulundu. Çocukları spora başlayan ailelerin, çocuklarının derslerinden uzaklaşacağına dair yersiz bir endişeleri olduğuna dikkat çeken Sayan, “Biz burada çocuklarımızı gözlemliyoruz; burada kazandıkları öz güvenle derslerinde de daha başarılı oluyorlar” açıklamasında bulundu.
“Kız çocukları sporla öz güven kazanabilir”
Beyza Basma’nın annesi Mühibe Basma da, spora başladıktan sonra Beyza’nın kendine olan öz güveninin arttığını ve kişiliğinin geliştiğini ifade etti. Anne Mühibe Basma, “Dereceleri olmasaydı göndermezdim. Çünkü zarar alarak geliyor, çoğu zaman vücudunda morarmalar oluyor. İçim acıyor. Maç oynadığı zaman ben de onunla oynuyormuşum gibi heyecanlanıyorum ve maç günü psikolojim bozuluyor, alt üst oluyorum. Kız çocukları için okuma dışında başka yönlere gitmektense spora eğilmelerini tavsiye ederim. Spora başladıktan sonra Beyza’nın kişiliği de oturdu, öz güveni de arttı. Dışarıya tek başına gönderdiğimde güvenebiliyorum. İçim rahat” ifadelerini kullandı.