İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Yaşam Kampüsü'nde hayatlarının ikinci baharını yaşayan ve meslek hayatlarında yüzlerce öğrenciyi yetiştiren emekli öğretmenler, çalıştıkları dönemlere ait anılarını unutamıyor.

Keşke o yıllar geri gelse

Hayatlarını insan yetiştirmeye adayan ve bu uğurda yıllarca il il dolaşarak genç nesillerin dimağlarını bilgiyle dolduran öğretmenler, emekli olduklarında da biriktirdikleri anılarıyla yaşıyor.

Çeşitli nedenlerle ev ortamından uzaklaşarak İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Yaşam Kampüsü'nde hayatlarının ikinci baharını yaşayan öğretmenler, anılarını sık sık birbirleriyle paylaşıyor.

Uzun yıllar önce emekli olan öğretmenler, ellerine tebeşiri alarak kara tahtanın başına geçti ve anılarını anlattı.

Meslek hayatına 1968 yılında başlayan, Iğdır, Kars, Kırıkkale, Keskin, Çamlıdere, Manisa ve Turgutlu'da görev yapan emekli sınıf öğretmeni Cemal Gülicat (78), öğrencisi Ayşe ile yaşadığı anısını unutamadığını belirtti.

Yazı tahtasına "Ayşe" yazan Gülicat, köy okulunda görev yaptığı sırada beş sınıfı bir arada okuttuğunu ve sınıfın oldukça kalabalık olduğunu söyledi. Okulun ilk günü birinci sınıfların sonradan sınıfa girdiğini kaydeden Gülicat, anısını şöyle aktardı:
"Sınıfa 6 yaşındaki birinci sınıf öğrencileri geldi. Okulun ilk günü üzerlerindeki heyecanı da almak için çeşitli sorular soruyorum. "Sayı saymasını bilen var mı?" diye sordum. Bu sırada küçük öğrencilerin göz seviyesine inmek için sıraların arasında çömeldim. Ben başladım saymaya "1,2,3,4,6". Arkamdan biri kulağımı çekiyor. Baktım Ayşe. "Ne oldu kızım" dedim. Kulağını çekip, "eşek kulağı gibi uzatırım ha" dedi. Ben de "Niye kızım" deyince, "Öyle mi sayılır. 1,2,3,4,5,6 diye sayılır. 4'ten sonra 5 gelir." dedi yerine oturdu. Daha sonra teneffüse çıkarttım. Teneffüste arkadaşları Ayşe ile dalga geçmiş. Daha sonra okula gelmemeye başladı. Evine gittim. Babasıyla konuştum. Ayşe de mahcup mahcup oturuyor. Babası, "Hocam sana kötü davranmış, kötü konuşmuş" dedi. "Yahu bu küçük kız eşekle benim aramdaki farklı bilse zaten okula ihtiyacı olmaz. Ama çocuklarımızı yetiştirmek için okutmak mecburiyetindeyiz. İyiyi doğruyu öğretmeliyiz" dedim. Daha sonra elinden tutup okula götürdüm. Ayşe, ben emekli olduktan sonra bir mektup gönderdi. Öndeki sırada oturan Turgut ile evlenmiş iki çocuğu olmuş. 'Babam değilsin ama babam kadar değerlisin' cümlelerini okuyunca oturup ağladım."

Doktor Metin

Öğretmenliğe 1963 yılında Ankara Kurtuluş Lisesinde başlayan, 85 yaşındaki emekli coğrafya öğretmeni Nebahat Çeliksoy, yetiştirdiği öğrencisi ile yıllar sonra hastanede karşılaştığını ifade etti.

Öğrencisi Metin'in, "Doktor Metin" olarak karşısına çıktığını belirten Çeliksoy, o an gözlerinin dolduğunu söyledi.

Öğretmenlik serüvenine askerlik yıllarında başladığını söyleyen 79 yaşındaki emekli sınıf öğretmeni İrfan Özçakar, ise vatani görevini öğretmen olarak yaptığı Gümüşhane'nin Cender Köyü'nde yaşadığı anıların askerlik dönüşü bu mesleği tercih etmesinde etkili olduğunu dile getirdi.

Özçakar, eğitim hayatında kar yağışı nedeniyle yürüyerek girdiği bu köyde hayvan damından bozma bir okulda 25 öğrenciye ders verdiği günleri hiç unutamadığını anlattı.

"Ben Yunusu biçareyim"

İzmir Eğitim Fakültesinden mezun olduktan sonra 22 yıl boyunca edebiyat öğretmenliği yapan 77 yaşındaki Meral Öter ise emekliliğinin 32. yılını yaşıyor.

Karşıyaka Kolejinde öğretmenlik hayatına başladığını aktaran Öter, edebiyatın kendisi için vazgeçilmez olduğunu söyledi.

"Öğretmen mum misalidir etrafını aydınlatır ancak kendisi erir ve tükenir, bu bir gerçektir." diyen Öter, Yunus Emre'nin, "Ben Yunusu biçareyim." dizesine atıfta bulunarak öğretmenlik hayatı boyunca bu şekilde davrandıklarını kaydetti.

Sınıf öğretmeni olarak 1959 yılında meslek hayatına başlayan 86 yaşındaki Sabriye Kaya da duygularını, "Keşke o yıllar geri gelse de çocuklarımla tekrar o anları yaşasam diye içimden geçiriyorum. Ama yaş 86. Artık insanın yürümeye bile mecali kalmıyor. Böyle anılarıyla yaşıyor işte." dedi. 
OGÜNhaber