MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ülkemizin S-400’den vazgeçmesi artık imkansızdır. Alacağımız ve hakkımız olan 116 adet F-35 savaş uçağının planlanan zaman içinde Türkiye’ye getirilmesi başlıca temennimizdir" dedi.
ANKARA/İHA- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı grup toplantısının son bölümünde G-20 zirvesi ve S-400’lerle ilgili konuştu. Özellikle S-400 konusunda geri adım atılmayacağını söyleyen Bahçeli, Libya’nın doğusunda silahlı çete kurarak Türkiye’yi tehdit eden Halife Hafter’i de kınadı.
G-20 zirvesini oluşturan ülkelerin küresel ekonominin yüzde 85’ini oluşturduğunu söyleyen Bahçeli, “G-20’yi oluşturan ülkeler küresel ekonominin yüzde 85’ini, küresel ticaretin yüzde 75’ini, dünya nüfusunun da üçte ikisini oluşturan bir güce sahiptir. Bugüne kadar yapılan G-20 toplantılarının dünyanın içinde bulunduğu sorunların çözümünde hangi rolü oynadığı elbette çok boyutlu şekilde değerlendirilmektedir. 28-30 Haziran 2019 tarihlerinde Japonya’nın Osaka kentinde yapılan G-20 toplantısında çok önemli gündem konuları görüşülmüştür. İklim değişikliklerinden göç meselesine, ticaretten teröre, küresel ekonomiden çevre sorunlarına kadar pek çok konu başlığı ülkeleri temsilen Osaka’da bulunan devlet ve hükumet başkanları arasında müzakere edilmiştir. Bizi ilgilendiren ise Türkiye’nin içinde olduğu temas ve görüşme trafiğidir. Şunu bir defa memnuniyetle söylemek isterim ki, Osaka’da Türkiye haklı ve meşru tezlerini muhataplarıyla cesaret ve inançla paylaşmıştır” ifadelerini kullandı.
S-400’ler konusunda geri dönüş olmadığını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hava savunmasını etkileyen egemenlik haklarıyla bağlantılı olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bilhassa S-400 hava savunma sistemi hakkında Cumhurbaşkanı’nın tavizsiz duruşu takdire şayandır. ABD Başkanı Trump’ın anlayışlı yaklaşımı iki ülke arasında gerilen ilişkilerin yumuşamasına neden olabilecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Başkanı’nın yaptırımlar konusuna açıklık getirdiğini söylemesi, böyle bir şeyin olmayacağını duyurması çok olumludur. Trump’ın S-400 konusunun karmaşık olduğunu söylemesine rağmen Türkiye’ye adil davranılmadığını vurgulaması yerindedir, hakkımızın teyit ve teslimidir. ABD yönetiminin, ikili ilişkilere zarar vermeyecek şekilde S-400 meselesinin çözümüne hazır görüntü çizmesi siyasi ve ekonomik tansiyonu normale çekebilecektir. Bize göre ABD Başkanı’nın tutumu ve Türkiye’ye mesajları umut verici olsa da, temkini elden bırakmamak, her seçeneğe hazır olmak şarttır. Çünkü bu ülkenin verdiği sözleri çok çabuk unuttuğu bilinen bir gerçektir. S-400 hava savunma sistemi hem güvenliğimizi doğrudan ilgilendiren hem de egemenlik haklarımızla bağlantılı çok yönlü bir konudur. Ortaya çıkan mutabakat zeminini korumak, reel-politik dayatmalarla bu zeminin kaymasına mani olmak iki ülkenin çıkarınadır. Trump’ın Türkiye’nin tezlerini destekler nitelikte açıklama yapması, Obama yönetimini suçlaması Türkiye ile ABD arasındaki sertleşen ve soğuyan ilişkilere yeni bir sayfa açabilecektir. Ülkemizin S-400’den vazgeçmesi artık imkansızdır. Alacağımız ve hakkımız olan 116 adet F-35 savaş uçağının planlanan zaman içinde Türkiye’ye getirilmesi başlıca temennimizdir. Şu işe bakınız ki, hala S-400’ü almayın, felaket olur, sorun ve sıkıntı doğar yaygarası koparan içimizdeki müstevli hayranları, manda ve himaye özlemi çeken işbirlikçiler dedikodularını sürdürmektedir. Bunların alayı bir Amerikalıdan daha fazla Amerikancıdır. Bunlar görevlidir, köksüzdür, uzaktan kumanda edilmektedir. Türkiye’nin milli ve tarihi duruşunu savunmaktan aciz bu kişilerin siyaset ve bürokraside köşe başlarını tutmaları nasıl bir kuşatma altında olduğumuzu acıklı şekilde göstermektedir” diye konuştu.
Bahçeli, Libya’nın doğusunda silahlanarak Türkiye’yi tehdit eden Halife Hafter’i de kınayarak ülkenin sabrını zorlamaması gerektiğini tavsiye etti. Bahçeli, "Yabancıların ağzına bakanlar, emperyalizmin dümen suyunda hayat sürenler bu ülkeye, bu millete, bu devlete içten içe tuzak kuran vatansızlardır, bunların oyunları da mutlaka bozulacaktır. Binlerce yıl boyunca, kıtalar arasında zaman zaman bozulan güç dengelerini terazileyen devletlerin, paktların ve blokların varlığı, kuvvetin tek bir yapıda toplanmasına izin vermemiştir. Çok kutupluluk dünyanın stratejik tasarımına sürekli hâkim olmuştur. Alışılagelen bu tarihi süreç özellikle doğu bloğunun dağılması ve soğuk savaş yıllarının sona ermesi ile ortaya çıkan yeni durum karşısında ABD’nin tek kutup iddiasıyla ortaya çıkmasına, küreyi kendi isteğine göre şekillendireceğini zannetmesine yol açmıştır. Kendini rakipsiz gören küresel gücün dünyayı tek başına ve dilediğince tanzim etmeye dayalı bu düşüncesi, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve diplomatik bir etki ve çekim alanı da uyandırmıştır. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi maalesef ülkemizde de siyasetçilerin, bürokratların ve aydınların bir kısmı bu yeni anlayışı ve onun dayattığı değerler sistemini sorgusuz sualsiz benimsemişlerdir. Artık bu devran sonlanmıştır. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Türkiye büyük bir ülkedir. Bunu görmeyen, göremeyen teslimiyetçiler kiralık vicdanlarının, korkak ve köle zihniyetlerinin ömürleri boyunca esiri olacaklardır. Türk milleti bağımsızlığına leke sürdürmeyecek, onun bunun tehdidine kulak asmayacak, pabuç bırakmayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi bir kez daha saygılarımla selamlıyor; Libya’nın doğusunda silahlı çetesiyle Türkiye’yi tehdit eden Halife Hafter’i şiddetle kınıyor, ülkemizin sabrını daha fazla zorlamamasını bu çürümüşe tavsiye ediyorum" şeklinde konuştu.