Meclis Genel Kurulunda bugün Kudüs özel oturumu yapıldı. Oturumun sonunda AK Parti, CHP ve MHP tarafından, İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamın kınandığı ortak bir bildiri yayımlandı.
Bildiride "İsrail yönetimini tüm insanlık adına şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz” denildi. Öte yandan, İsrail’in Ankara Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığına çağrıldı ve kendisine bir süre ülkesine dönmesinin uygun olacağı belirtildi.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, TBMM Genel Kurulunda milletvekillerine Kudüs ile ilgili konuşma yaptı. Bozdağ, Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm uluslararası kararları hiçe sayarak büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdığını belirterek, “Haksız, hukuksuz, keyfi taşıma sırasında maalesef pek çok Filistinli hayatını kaybetti. Bu yıkıcı tasarruf için Filistinlilerin ‘büyük felaket’ olarak nitelendirdikleri bir günün seçilmesi, gerilimin yüksek olduğu bölgede pek çok olumsuzluğun fitilini ateşlemiş durumdadır. ABD’nin büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıması Filistin halkının tarihi, hukuki, doğal ve milli haklarına açık bir saldırıdır. ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması, sadece Filistinlilere, sadece Kudüs’e değil, bütün Müslümanlara yapılmış ortak bir saldırıdır. ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması, sadece İslam’a, Müslümanlara değil, aynı zamanda Hristiyanlara ve buranın kutsiyetine inanan samimi herkesin ve her kesime yapılmış ortak bir saldırıdır” ifadelerini kullandı.
“İSRAİL HÜKÜMETİ KADAR ABD YÖNETİMİ SORUMLUDUR”
Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir insanlık dramını yoktan var eden bir zulümle insanlık olarak ortak mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Filistin meselesi adil şekilde çözülmeden Orta Doğu’ya barış ve huzur asla gelmeyecektir. Orta Doğu’daki sorunlar çözülmeden ise küresel ölçekte sürdürülebilir istikrara, refaha ve barışa asla kavuşulamayacaktır. Oysa bugün, bazı çevrelerin, Filistin meselesini çözmek için çaba harcamak yerine bölgemizdeki huzursuzluğu, istikrarsızlığı, krizleri daha da derinleştiren, çatışmalara, buhranlara kapı aralayan adımlar atmış olması bölgedeki bütün olumlu ortamı maalesef yok etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri aldığı bu kararla ve attığı adımla, bölgede bugüne kadar zar zor da olsa işletilen, devam eden barış sürecini tamamen imha etmiştir, barış umutlarını yok etmiştir. Amerika Birleşik Devletleri aldığı bu karar ve attığı adımla, İsrail askerlerinin dün gerçekleştirdiği katliamın İsrail’le beraber birinci derecede failidir. İsrail askerleri ve İsrail Hükümeti bu katliamdan elbette birinci derecede sorumludur ama bu katliama sebep olan, ABD yönetiminin attığı adımdır, aldığı tavırdır, yaptıklarıdır. Dolayısıyla İsrail askerleri kadar, İsrail Hükümeti kadar ABD yönetimi de buradaki katliamdan, yaralanmalardan birinci derecede sorumludur. Filistinlilerin kanında İsraillilerin eli vardı, ellerinden Filistinlilerin kanı damlıyordu ama artık ABD’nin elinde de masum Filistinlilerin kanı vardır. Bu vesileyle, ABD yönetimini ve ABD’yi, terörist İsrail devletini yaptıkları bu haksızlıktan, zulümden, katliamdan dolayı şiddetle ve nefretle Türkiye olarak bir kez daha kınıyor, bir kez daha lanetliyoruz.”
“ULUSLARARASI TOPLUMUN İRADESİNİ DE YOK SAYMAK ANLAMINA GELMEKTEDİR”
Uluslararası hukukun ayaklar altına alındığını söyleyen Bozdağ, “Gelinen noktada, kurallara dayalı uluslararası düzenin temellerinden sarsıldığı ortaya çıkmıştır. Uluslararası toplumun tarih boyunca edindiği tecrübelerle ilmek ilmek dokuduğu uluslararası anlaşmazlıkların, ülkeler arası sorunların görüşülerek diplomasi yollarıyla, barışçıl yollarla çözülmesi ve bunu sağlayacak şekilde ihdas edilen uluslararası hukuk kuralları ve uluslararası sistem, maalesef dün itibarıyla iflas etmiştir. İsteyenin istediği gibi hareket ettiği, kafasına estiği gibi davrandığı bir düzenin, bir dünya sisteminin hayata geçmesi dünyamızı bugünden daha güvenli hale getirmeyecektir, aksine daha kötü bir noktaya götürecektir. ABD, bu adımıyla uluslararası hukukun en temel ilkelerini ve tarihi gerçekleri yok saymıştır. Bu, aynı zamanda 21 Aralık 2017’deki Birleşmiş Milletler Genel Kurul kararı ve 13 Aralık’taki Olağanüstü İslam Zirvesinde ifadesini bulan uluslararası toplumun iradesini de yok saymak anlamına gelmektedir. ABD, bu adımıyla uluslararası hukuku, ikili anlaşmaları, Birleşmiş Milletlerin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarının tamamını ayaklar altına almış, çiğnemiş, ’Ben bunları tanımıyorum’ diyerek adeta bütün dünyaya meydan okumuştur” şeklinde konuştu.
“14 MAYIS PAZARTESİ GÜNÜ KANLI VE KARA BİR GÜN OLARAK TARİHE GEÇECEK”
ABD’nin barışın en temel koşulu olan iki devletli çözüm zeminini de maalesef yaptığı bu tasarrufla yok ettiğini belirten Bozdağ, “ABD, artık gelinen noktada çözümün değil sorunun parçasıdır. Böyle bir ülkenin ortaya koyacağı çözüm planının da inandırıcı ve gerçekçi olması mümkün değildir. ABD bu tutumuyla bölgemizdeki bütün soranlarda objektif, adil, tarafsız bir tutum yerine, sübjektif, taraflı bir tutum takınacağını da bütün dünyaya göstermiştir. O nedenle Türkiye olarak ABD’nin Filistin meselesinin ve Filistin davasının çözülmesi ve barışçıl çözümün ortaya çıkarılması konusundaki adımlarda ara bulucu rolünü Türkiye asla kabul etmeyecektir. Zaten Filistin Devlet Başkanı da bu konuda gerekli açıklamayı yapmıştır. ABD’nin yasa dışı bu adımına karşı, meşru tepkisini gösteren Filistinli kardeşlerimize yönelik İsrail saldırıları demin de ifade ettim açıkça bir katliamdır. Kudüs’ün kutsiyetine saygı duymayan ve büyükelçiliğini taşıma inadından vazgeçmeyen ABD yönetimi ve sivilleri katleden İsrail bu katliamların baş sorumlusudur. Onlarca Filistinli kardeşimizin hayatını kaybettiği, binlerce Filistinlinin yaralandığı 14 Mayıs Pazartesi günü kanlı ve kara bir gün olarak tarihe geçecek, insanlık tarihinin utanç verici sayfalarından biri olarak tarihteki yerine alacaktır. Biz sadece, Filistinlilerin haksızlığa karşı meşru tepki hakkını savunmalarından da bahsetmiyoruz; Filistinlilerin en temel insan hakkı olan yaşam hakkından bahsediyoruz, üstelik uluslararası hukuk parametreleri çerçevesinde, kendi vatanlarında, Filistin Devleti altında özgür ve insanlık haysiyetine yaraşır şekilde yaşama haklarından bahsediyoruz. Maalesef başkaları için bunları yüksek sesle dile getirenler mesele Filistin, mesele Kudüs olduğu zaman bütün bunları yok sayan bir yaklaşımı ortaya koymuşlardır. ABD’nin Kudüs’e büyükelçiliğini taşıması ve bu konuda aldığı kararlar, yaptıkları, İsrail’in tutumu, Türkiye bakımından, uluslararası hukuk bakımından ve uluslararası örgütlerin kararı bakımından geçersizdir, yok hükmündedir, bizim için hiçbir anlam ifade etmemektedir. İstediklerini yapsınlar, istedikleri adımları atsınlar, hangi oldubittileri yaparlarsa yapsınlar, bu, Kudüs’ün tarihi statüsünü, manevi vasfını, siyasi durumunu, uluslararası hukuktan kaynaklanan yerini ve Kudüs’ün Filistin Devletinin başkenti olma halini asla değiştirmeyecektir” diye konuştu.