Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özel uçak "CAN" ile saat 11.20'de Rusya'nın Soçi kentine geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin "Suriye" konulu Üçlü Zirve öncesi baş başa görüşmesi başladı.
Erdoğan'ın Ruhani ile görüşmesinin ardından Putin ile ikili görüşme gerçekleştirdi. Daha sonra ise liderler üçlü görüşmede bir araya gelecek.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Suriye'de güvenli bölge fikrini milli güvenlik kaygılarımızı gidermeye hizmet ettiği ölçüde biz de destekliyoruz. Bu fikre Rusya'nın da olumlu yaklaşmasından memnuniyet duyuyoruz." dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"PYD ve YPG Münbiç'ten ve Fırat'ın doğusundan temizlenmeden Suriye'nin toprak bütünlüğü sağlanamaz. İdlib'de hava sahasının kullanımı bağlamında sergilenen iş birliğinin Afrin ve Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde de sergilenmesi çok önemli. Erdoğan: "Anayasa Komitesi tıkanıklığının aşılması gerekiyor. BM'nin çekincelerini dikkate alarak komitenin ilanını kısa sürede sonuçlandırabiliriz." dedi.
Üçlü zirveden ilk açıklamalar
Erdoğan, Putin ve Ruhani'nin katılımıyla "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi başladı.
Putin, "Şimdi Suriye’nin topraklarının hemen hemen tamamında çatışmasızlık rejimi muhafaza ediliyor. Bu bizim somut ve pozitif ortak neticemizdir. Astana, Suriye için kalıcı bir siyasi çözüm sürecine vesile oldu." ifadelerini kullandı.
Ruhani'nin ilk açıklamaları ise şöyle;
"Öncelikle sayın Putin ve Rusya Fedarasyonu'na teşekkür ediyorum. Hayatlarını kaybeden herkese cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Soçi'de çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Alacağımız önemli kararlar için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Suriye halkının kendi amaçlarını yerine getirmesine katkı vermek istiyoruz. Bütün teröristlerle mücadele etmeliyiz. Siyasi diyaloğu ve anayasanın değiştirilmesini, mültecilerin geri dönmesini hep birlikte sağlamak durumundayız. Suriye ne başka ülkelerin tehdidi altında olmalı ne de başka bir ülkenin Suriye'ye gelmeli. Suriye'nin toprak bütünlüğü çok önemlidir. Bu ülkedeki bütün çocuklar kendi ulusal haklarını kullanabilmelidirler. Başkaları Suriye'nin içişlerin müdahale etmemeliler. Şu ana kadar bu ülkede ateşkes için çalıştık. Farklı hısımlar arasındaki diyaloğun sağlanması için çalıştık. Savaşı büyük oranda sona erdirdik. Sadece ülkenin kısıtlı kısımlarında çatışmalar devam etmekte. Uluslararası hukuk çerçevesinde bir barış ve istikrara ihtiyacımız var. Yapmış olduğumuz çalışmalar sonucunda Suriye'nin ulusal bütünlüğünü devam ettirmek bizim önceliğimiz. Silahların bırakılması ve barış tesis edilmesi için çalışıyoruz. Teröristlerin hamileri şunu bilmeli ki, terör onların kullanabileceği bir araç değildir. ABD, Suriye'deki terör gruplarını kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. Bu noktada ABD'nin Suriye içerisinde DEAŞ terör gruplarına yardım ettiğini, İsrail'deki siyonist rejimin de teröristlere yardım ettiklerini gösteren bir çok işaret var. Uluslararası camia bu tip faaliyetlerle de mücadele etmeli ve Suriye'nin işgali yönündeki faaliyetlere karşı çıkmalı. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında İdlib anlaşmasını Türkiye ve Rusya imzaladı, biz de destek verdik. Garantör ülkeler bu anlaşmayla, insani krize son verebilmeyi hedefledi. Bu anlaşmayı devam ettirmeliyiz. Aynı zamanda bu İdlib bölgesinin yüzde 40'ını elinde bulunduran El Nusra grubu bu bölgeyi terk etmeliler. Hama ve Humus'ta da adımlar atılması gerekiyor. İdlib anlaşması bölgede önemli bir soruna da yol açabilir, dolayısıyla El Nusra grubu bu bölgeden çıkmalı. Sivil halkın arasına saklanıp, kendi terörist amacını gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Amerikan başkanı Suriye'den çekileceğiz dedi. Ama Amerikan birlikleri, izinsiz bir şekilde Suriye'de bulunmakta. Uluslararası camia ve BM'nin herhangi bir kararı ve izni olmadan işgalci olarak orada bulunmaktalar. Bunlar Suriye halkının faydasına değil. Suriye'nin doğusu ve kuzeyi de uluslararası camiayla işbirliği yapmalı. Kürtler de Suriye ulusunun ayrılmaz bir parçasıdır. Onların da hakları korunmalı. Türkiye'nin bu konudaki endişelerini de anlıyoruz. Bu noktada endişelerin giderilmesi için Suriye'nin meşru hükümetiyle işbirliği yapılmalıdır. Suriye ile Türkiye arasında bir Adana Anlaşması var. İran ve Rusya olarak üzerimize düşeni yapacağız. Türkiye ile Suriye arasındaki bağları güçlendirmek istiyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Soçi'deki ikili görüşmelerinin ardından üçlü zirveye geçilen ortak basın toplantısındaki ilk açıklamaları;
"Dün İran'da gerçekleşen saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Kritik bir dönemde çok kritik bir zirve icra ediyoruz. 8 yıldır silahların ve bombaların gölgesinde hayata tutunmaya çalışan Suriye halkı bizden sevindirici haberler bekliyor. Aynı şekilde dört milyona yakın Suriyeli mültecinin Türkiye'de misafir edildiği düşünüldüğünde, vatan hasreti çeken Suriyeliler evlerine dönebilmek için gün sayıyor. Siyasi sürecin ilerletilmesi, ateşkesin tahkimi ve terörle mücadele konularında önemli mesafeler aldık. Altını çizerek ifade etmek isterim ki, Astana platformu Suriye'de akan kanın durdurulması için somut çözümler üreten en başarılı girişimdir. Sahada birçok olumlu gelişmeye bu platform imza atmıştır. Biz nasıl Suriye'de akan kanı durdurmak için çalışıyorsak, başkaları da çatışmaları devam ettirmek istiyor. Süreç içerisinde önümüzde çıkan ya da çıkartılan engelleri diyalog yoluyla aşmayı başardık. Türkiye olarak Suriye halkının en zor zamanlarında yanında olduk. Şu ana kadar 35 milyar dolar yardım yapmış durumdayız. Komşumuz Suriye'nin barış ve refahı için elimizden geleni yaptık. Zirvemizde bugün alacağımız kararların siyasi geçiş sürecinin ilerletilmesine katkı sağlamasını ümit ediyorum." dedi.
Putin: Suriye’deki hedeflere uzlaşıyla ulaşabiliriz
Rusya Devlet Başkanı Putin ise "Türkiye ile birlikte Suriye’de taraflar arasındaki diyaloga yeni bir ivme kazandıracağımıza eminim. Suriye’deki hedeflere aktif, kapsamlı çalışmalarla ve uzlaşıyla ulaşabiliriz. Türkiye ile yürütülen çalışmalar sayesinde Suriye’de önemli mesafe katettik." dedi.
Putin, Soçi’de düzenlenen dördüncü Üçlü Zirve Toplantısı kapsamında İran ile yapılan heyetler arası görüşmeden önce konuştu.
Rusya ve İran arasındaki iş birliğinin son dönemde artmaya devam ettiğine işaret eden Putin, "Suriye krizinin çözümüne İran’ın verdiği katkı için teşekkür ediyoruz. Birlikte Suriye krizinin çözümü için yakın çalışıyoruz ancak tüm sorunlar çözülmedi. Rusya, Türkiye ve İran ortak çabalarla Suriye’deki hayatın normale dönmesi için çalışıyor. İdlib’te gerginliğin azaltılması konusunda anlaşmamız gerekiyor. Bu da teröristlerin varlığına katlanmamız gerektiği anlamına gelmiyor. Suriye anayasa komitesinin kısa bir süre içerisinde çalışmalarına başlaması büyük önem arz ediyor." diye konuştu.
İran ile ortak nükleer projelerin de geliştirilmeye devam ettiğini belirten Putin, "Umuyorum bugünkü toplantımız ikili ilişkilerimizi daha da geliştirecektir." ifadelerini kullandı.
Putin, İran’da en az 27 askerin hayatını kaybettiği intihar saldırısıyla ilgili de başsağlığı diledi.
Erdoğan ile beraberinde eşi Emine Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, MİT Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da Soçi'ye gitti.
Suriye konulu Dördüncü Üçlü Zirve Toplantısı'na katılmak üzere Soçi'ye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Soçi Uluslararası Havalimanı'nda, Soçi Belediye Başkanı Anatoli Pokomov ve Devlet Protokol Müdürü Igor Bogdanov ile Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar, Novorosisk Başkonsolosu Yunus Emre Öziğci ve diğer yetkililer karşıladı.
Suriye konulu 'Dördüncü Üçlü Zirve Toplantısı'na katılacak
Recep Tayyip Erdoğan, Soçi'de Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla yapılacak Suriye konulu 4'üncü Üçlü Zirve Toplantısı'nda Astana platformunun, Suriye ihtilafına kalıcı çözüm bulunmasını teminen sahada ve siyasi süreçte yürüttüğü ortak çabalar gözden geçirilecek.
Üç lider, en son Eylül ayında Tahran'da üçüncü kez bir araya gelmişlerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, Vladmir Putin'le 23 Ocak'ta Moskova'da bir araya gelmiş, 'Adana Mutabakatı' vurgusunun yapıldığı bir görüşme gerçekleşmişti.