Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her türlü olumsuzluğa ve riyakarlığa rağmen bölgenin teröristlerden temizlendiğini kaydederek, 'Afrin’e gitmeyin' diyor, senden mi alacağız izni, bize milletimizin emri var. Biz milletimizin talimatını yerine getiriyoruz' dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 45. Muhtarlar Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek, “Ona kalsa ‘Eset’le masaya oturun da bu işi konuşun’ diyor. 1 milyon vatandaşını öldüren bir katil ile biz neyi konuşacağız. Siz yeri gelir teröristlerle kol kola dolaşabilir, teröristlerle beraber Ankara’dan İstanbul’a yürüyebilirsiniz, adaletsiz bir adalet anlayışı ile yürüyüş yapabilirsiniz ama biz terör örgütlerinin icazeti ile yola çıkanlarla beraber bugüne kadar yol yürümedik” diye konuştu.
“Türkiye her alanda büyüdükçe önümüze çıkartılan sorunların çapı da artıyor. Daha düne kadar ekonomik derinliği birkaç milyar dolardan ibaret olan, diplomatik derinliği kendi büyükelçiliklerinin kapısında biten, siyasi derinliği hükümetlerinin ömrü gibi birkaç ayla sınırlı olan bir ülkeydik” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimsenin Türkiye’de kriz çıkartmak için uğraşmasına gerek yoktu. Çünkü biz kendi başımıza yeteri kadar krizi musallat edebiliyorduk. Bu şekilde altın kıymetinde yıllarımız heba oldu gitti” diye konuştu.
"EMİR VERİLMİŞCESİNE ÜLKEMİZE SALDIRILDI"
Geçen 15 yılın ilk 10 yılında iç kaynaklı istikrarsızlık çıkartma gayretlerinin son 5 senede çok daha farklı görünüm kazanmaya başladığını söyleyen Erdoğan, “Yıllar boyunca ülkemiz içinde örgütlenmiş ihanet odakları birbirinin ardı sıra harekete geçirildi. Bu gaye ile FETÖ’nün emniyet, yargı, ordu, iş dünyası ve diğer alanlardaki tüm gücünü ve imkanlarını seferber ettiğini gördük. PKK’nın tarihinde olmadığı kadar yoğun ve cüretkar saldırılara giriştiğini, şehirlerimizi işgale yeltendiğini gördük. Sınırlarımızın yanı başında ortaya çıkan en büyük insanlık ve İslam düşmanı örgüt olan DEAŞ bir yerlerden emir verilmişçesine ülkemize saldırmaya başladı. AB’nin verdiği tüm sözleri çiğnemek pahasına ülkemize cephe alması da aynı döneme denk geliyor. Bölgemizde yaşanan insani krizlerin bir ucu hep gelip ülkemize dayandırıldı. Bizim meşrebimizde dostlarına, kardeşlerine, komşularına sırt dönmek yoktur. Bunun için oynanan oyunu görmemize rağmen zulümden ve ölümden kaçan tüm kardeşlerimize sınırlarımızı ve kalbimizi açtık. Şartların normale dönmesi, bölgemizin huzura ve güvene kavuşması için çok bekledik. Fakat, İslam adına Müslümanları katleden bir terör örgütü bahane edilerek bir başka terör örgütünün bölgemizde palazlandırıldığını görünce artık daha fazla bekleme imkanımız kalmadı. Türkiye’yi meşgul etmek, dikkatini başka yana yöneltmek için kurulan tuzakları birer birer bozarken asıl hedeflerimizden de korkmadık” şeklinde konuştu.
Fırat Kalkanı Harekatı ile 2 bin kilometrekarelik alanın teröristlerden temizlendiğini söyleyen Erdoğan, “Şimdi de aynısını Afrin’de yapalım istedik. Afrin olayını çözeceğiz, İdlib’i aynı şekilde çözeceğiz ve mülteci kardeşlerimiz tekrar kendi evlerine dönsün istiyoruz. 3,5 milyonu ilanihaye saklayacak halimiz yok. Onlar da kendi topraklarına dönmek istiyor. Bir kısmı burada kalabilir ayrı konu” ifadelerini kullandı.
“BİN 28 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ”
Zeytin Dalı Harekatı ile etkisiz hale getirilen terörist sayını veren Erdoğan, “Askerlerimiz orada destan yazıyorlar. Bu sabah itibariyle bin 28 terörist etkisiz hale getirildi. Üzerine üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız. Hangi şehidimizin annesine, babasına, eşine telefon açıyorsam, benden istedikleri, ‘bunların kökünü kazıyın, şehidimin kanını yerde bırakmayın.’ Bizim de onlara sözümüz var, bunu yapacağız” açıklamasında bulundu.
“SENDEN Mİ ALACAĞIZ İZNİ?”
Her türlü olumsuzluğa ve riyakarlığa rağmen bölgenin teröristlerden temizlendiğini kaydeden Erdoğan, “Bunu Bay Kemal’e rağmen temizliyoruz. ‘Afrin’e gitmeyin’ diyor, senden mi alacağız izni, bize milletimizin emri var. Biz milletimizin talimatını yerine getiriyoruz. Ona kalsa ‘Eset’le masaya oturun da bu işi konuşun’ diyor. 1 milyon vatandaşını öldüren bir katil ile biz neyi konuşacağız. Siz yeri gelir teröristlerle kol kola dolaşabilir, teröristlerle beraber Ankara’dan İstanbul’a yürüyebilirsiniz, adaletsiz bir adalet anlayışı ile yürüyüş yapabilirsiniz ama biz terör örgütlerinin icazeti ile yola çıkanlarla beraber bugüne kadar yol yürümedik. Bundan sonra da yürümeyeceğiz. Utanmadan, sıkılmadan bizim DEAŞ ile işbirliği yaptığımızı söylüyor. Bu ne biçim bir anlayıştır. Bunda yüz, hasiyet, onur yok. Ne zaman bunu ben ispata davet ettiysem hiçbir şey ispat etmemiştir. AK Parti’nin DEAŞ’a destek olduğunu ispat et ben bu makamda durmam, görevden çekilirim ama sen bunu ispat edemezsen çekilir misin? Çekilemez, hayatı yalan üzerine kurulu bu adamın. DHKP-C’lilerle yürüyen birisi, bunlardan bir şey olur mu? Rahat rahat bunları kamufle edebiliyorlar. Kalkıyor bir kağıt gösteriyor, senin bu kağıtlarına biz alıştık. Bazı televizyonlarda bizim DEAŞ ile ilgili bütün söylediklerimizi geçmişte açık net ortaya koyuyorlar. DEAŞ ile ilgili verdiğimiz mücadeleyi dünyada hiçbir ülke vermemiştir. Bizim Cerablus’ta, Rai’de, Bab’da verdiğimiz mücadeleyi kimse vermedi. DEAŞ’ın şuanda tehdidi altında olan bay Kemal sen misin, biz miyiz? Sana ben bir şey söyledim, gel YPG-PYD-PKK, bunların terör örgütü olduğunu ilan et. Hepsini tek tek çık, yamalı bohça yapma, açık ve net konuş, ‘bunlar terör örgütüdür’ de. ‘El Nusra terör örgütüdür dedin mi’ diyor, ben bunların hepsini söyledim, yine söylüyorum, El Nusra da bir terör örgütüdür diye. PYD-YPG-PKK terör örgütüdür de, DHKP-C terör örgütüdür de görüyüm seni. Diyemezsin. Çünkü gücünü onlardan alıyorsun. Onların desteği ile Hakkari’de miting yapacak kadar zavallısın sen. Bize tarihi konuşturtma” dedi.
“NE TÜRK KAVRAMINI NE DE TÜRKİYE İSMİNİ KULLANAMAYACAKSINIZ”
Son günlerde sosyal medya üzerinden AK Parti’nin Türkiye ve Türklük kavramına karşı olduğu yönünde yalanların yayıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niye? Türk Tabipler Birliğinin isminden ‘Türk’ isminin kaldırılmasını istediğimiz için. Evet istiyoruz. Çünkü Türk Tabipler Birliği denilen bu kuruluşun Türklükle alakası yok, Türk kavramına da layık olan bir yanı yok. Türkiye Barolar Birliğinin de Türkiye’ye layık olan hiçbir yanı yok. Bunlar ne hukuku ne de hekimliği kendi saltanatları altına alamazlar. Şimdi çıkartılacak olan Bakanlar Kurulu kararı ile bu ülkede tüm hukukçular, tüm doktorlar kendi derneklerini, vakıflarını kurabilecekler, kaynağında para ödemesi diye bir şey yapmayacaklar. Ondan tutuştular. Şimdi de twetlerle, yavuz hırsız ev sahibini bastırır ya, bunlar da bizi bastırmaya çalışıyor. Kullanamayacaksınız artık. Ne Türk kavramını ne de Türkiye ismini kullanamayacaksınız, onu layık olanlar kullanacak” dedi.