MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 5 bin hakim ve savcının Fetö soruşturmaları kapsamında görevden alındığını belirterek, '5 bini görevden aldın da kime bu adamlar ceza vermişse onların hepsinin mahkemesinin yeniden görülmesi lazım. Yazık günah bu insanlara' dedi.

Bahçeli'den çağrı, O davalar yeniden görülmeli

MHP lideri Bahçeli, iftarda gazetecilerle bir araya gelerek sorularını cevaplandırdı. Bahçeli, ekonomideki dalgalanmaların arkasında dış güçlerin olup olmadığına ilişkin soruya, "Siyaseti karmakarışık hale getirmişseniz, ekonomiyi çok sağlıklı tuttuğunuz taktirde, o siyasi amaçlarda netice alamazsınız. Ekonomik yönden de bir dar boğaza ülkeyi sokmak gayreti içerisinde olursunuz. 2000 yılında bir takım olaylar yavaş yavaş gelişti. 21 Nisan’da bu ülke neden bir ekonomik krize girdi? Bu ekonomik kriz çok süratle nasıl tırmandı? Faizler nasıl birden yükseldi? Gecelik faiz 4 bin ile 7 bin arasında oynadı. Ama arkasından siyasi hedeflerin ne şekilde hayata geçirildiği de hep beraber görüldü. Bazı yorumcular var; bir tarafta Türkiye’de yüzde 7 kalkınmayı görüyor ve kabul ediyor ama diğer taraftan ‘Ekonomi felaketin içerisine girdi’ diyor. Yüzde 70, yüzde 80 yüksek faizlerle hayatını devam ettiren bir Türkiye ekonomisinin yüzde 13 ile yüzde 7 ile batacağı iddia ediliyor. Bunların hepsiyle de bir güvensizlik, istikrarsız yaratılmak isteniyor" cevabını verdi. 

Bahçeli, şöyle konuştu: 
"Piyasa dediğin İstanbul’da yüz büyük işletme veya holding. Hepsinin Menkul Kıymetler Borsası’ndaki hisse senedi hareketliliği çok cüzi. Bunu satın alsa ne olur, almasa ne olur? Şimdi yine böyle bir küresel olgu Türkiye’de ekonomik yönden de sıkıntı yaratmayı amaçlamış görünüyor bana göre. Türkiye’de madem ki siyasi yönden bir istikrara ihtiyaç var, temel hak ve özgürlüklerin yeniden güçlendirilmesini istiyorsunuz, o zaman ekonomik krizi büyük bir oranda aşabilecek birlikteliği sağlayıp Türkiye’yi bu yönüyle bir çöküntüden kurtarmamız lazım. Bu çok önemlidir. Türkiye’de ekonomik kriz sadece iktidarı, iktidara destek verenleri, bazı STK’ları boğacak, diğerleri yaşayacak. Böyle şey olur mu? Çöküntü çöküntüdür. Çöküntünün altında kalan da çok zor durumlara düşer. Yurt dışına jurnallerseniz; bir takım çevreler hala Türkiye üzerinde oyunlar oynar, bozgunculuk yapmaya çalışır. Türkiye’ye gelecek olan bir takım sermaye hareketlerini durdurup, geciktirmek gibi oyunlarla bir siyaseti neticelendireceklerini zannediyorlarsa o kimseye yar olmuyor. 2001 yılındaki siyasi olayları o zaman hükümette olmamız sebebiyle yaşadık." 

“MEVCUT İKTİDARI, RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A HUSUMETİ GELİŞTİRME NOKTASINDA BİR ÇABA VAR” 

Yaşananların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yok edilmesi amacıyla mı yapıldığı sorusu üzerine Bahçeli, "Durup dururken Ecevit gibi çok değerli bir siyasi şahsiyeti Türkiye‘de ne hale getirdiler 2001 yılında. Bunu anlamak lazım. 136 milletvekili ile temsil edilen Ecevit’i desteklemek, güçlendirmek gerekirken 62-60 oranında bölüp üç de bağımsız bırakmanın anlamı var mıydı? Nerede bunu yapanlar? Bütün bunların hepsini birlikte düşündüğümüz zaman sonuç alabiliriz. Birbirlerine anayasa attıkları için denildi. Anayasayı kim kime, ne kadar atarsa atsın kriz yaşanmadı da ille 2001 yılında atılan bir anayasa yüzünden mi yaşandı? Çok büyük değil küçük bir anayasa. Atsa ne olur atmasa ne olur. Fırtınalar koptu. Bunları yaşadık, biliyoruz. Dikkat etmek lazım. Bir şekliyle mevcut iktidarı, onun genel başkanı ve cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a husumeti geliştirme noktasında bir çaba var. Bu çabanın değişik unsurları falan da olabilir ama netice itibariyle gele gele ekonomik duruma geldiler. Bu akşam özellikle kamuoyu araştırmacılarının yorumlarını dinleyin artık. ’Ekonomi dibe battı, şöyle oldu böyle oldu.’ Ama batarsak hep beraber batarız. Siyaseti hemen ikame ediyorsunuz, 87 parti kurma noktasına kadar geliyorsunuz da, ekonomi çöktükten sonra ona ne yapacağız. Dükkanlar yavaş yavaş bazı yerlerde kapanıyor. Bunlar işarettir, bu işareti fark etmek lazım" karşılığını verdi. 

“MERKEZ BANKASI FİYAT İSTİKRARINI SAĞLAMAKLA GÖREVLİ” 

Merkez Bankası’nın görevlerini hatırlatan Bahçeli, "Faizleri kontrol altına alıp fiyat istikrarını sağlamakla görevli. İkinci bir görevi yok Merkez Bankası’nın. Ama Merkez Bankası bağımsız mı olacak, olmayacak mı bunlar tartışılıyor. Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamakla görevli. Sağlamadığı taktirde diğer unsurların hepsi bütün sektörler itibariyle sallanır. Bunun bağımsızlığı olur mu? Türkiye’de fiyat istikrarını sağlamayacaksın ama adı bağımsız olacak. Böyle şey olmaz. Merkez Bankası bağımsız bir kurum olarak çalışır, öncelikli tedbirlerini alır ve Türkiye’de fiyat istikrarını sağlayarak enflasyonun tırmanışını önler, istikrarlı bir yapı ortaya koyarsa bu onun görevidir. Buna da siyasiler kendi çıkarları için aşırı derece müdahale ederlerse yazık ederler. Bazı kavramları yerli yerine oturtmak lazım" şeklinde konuştu. 

“AF İLE İLGİLİ OLARAK DA BİR TASARI, ÇOK YÖNLÜ BİR TASARI VEREBİLİRİZ” 

Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü: 

"26 Ağustos seçimleri derken o günkü grup toplantımızda 8 paragraf halinde erken seçime gitmenin şartlarını saymıştık. İşte o şartlardan biri de buydu. 2001 yılı ile senaryo aynı, hedef farklı. Birisinde Ecevit idi, şimdi Recep Tayyip Erdoğan. Eğer Deniz Baykal Allah sağlık versin görevde olsaydı hedef o olurdu. Olayları yan yana getirip analiz yapmak lazım. Bunun için bazı konulara dikkat çektim. Girmek istemiyordum ama bir tahlil yapabilmek açısından söyledim. 2000 yılının Aralık, 2001 yılının Ocak ayında ‘F tipi cezaevine gitmeyiz’ gerekçesine dayalı bir cezaevi ayaklanması oldu ve çok sayıda insan hayatını kaybetti. Çok sayıda cezaevi yandı, yıkıldı. Bazı konularda biz de bunlardan ders çıkararak erken uyarı yapıyoruz. ‘Dikkatli olun yarın ne olacağı belli olmaz’ diyoruz." 

Hayata Dönüş Operasyonu’na işaret eden Bahçeli, "Çok korkunç rakamlar var bunların içinde. 2001 yılındaki olaylarda operasyon düzenlenen cezaevi sayısı 20. Ölen tutuklu hükümlü sayısı 30. Az insan hayatını kaybetmedi. Böyle bir ortam içinde nelerin olup bittiğini görmek lazım. Bu ve buna benzer konular üzerinde düşündüğünüz zaman bir uyarıda bulunmak vatani bir görevdir. Kabul edilir, edilmez. İngiltere’ye giderken Sayın Cumhurbaşkanı ‘Bizim gündemimizde yok’ dedi. Olabilir. AKP’nin gündeminde böyle bir konu olmayabilir ama ben ayrı bir tüzel kişiliğim. Bir siyasi kimlik taşıyan parti olarak ülkenin sorunlarını dikkate alarak bazı konuları düşünmek ve kamuoyu ile paylaşmak benim görevimdir. Bununla ilgili olarak çok değişik rakamlar var. 265 bin tutuklu var. Bunların içinde 38 bini terör, diğerleri beş altı suç unsurunda yoğunlaşmış kitleler. Biz tedbir alın diyoruz. Bu insanlar yarın birilerinin tahriki ile bir takım olaylara sebebiyet verirlerse, birçok olay da birbirlerini tamamlayarak zincirleme gelişirse Türkiye ne hale gelir. Türkiye’nin batmasını isteyen insanlar bu yangından, bu felaketten memnun kalır. Türkiye’de istikrar olsun, evlatlarımız paramparça olmasın düşüncesinde olan insanlar da bu tedbirlerin alınmasını ister. Bu tedbirleri almak hangi yönde olacaksa onu yapsınlar ama biz bir konuda dikkat çekiyoruz. Biz parti olarak Mecliste temsil edildiğimiz vakit yapabileceklerimizi açıklıyoruz beyannameden çok. Sanıyorum af ile ilgili olarak da bir tasarı, çok yönlü bir tasarı verebiliriz. Ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hayatı hayata geçtiğinde bunu yapacak unsurlar daha farklı olabilir" diye konuştu. 

"SELAHATTİN DEMİRTAŞ KADAR SUÇLU DEĞİL CANIM” 

Çakıcı’yı ziyaretiyle ilgili olarak ise Bahçeli şöyle konuştu: 
"Ben hastaneyi ziyaret ettim. Uzun yıllardır cezaevinde bulunan bir arkadaşımız hastalandığı için Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesine alınmış. Duyar duymaz ziyaretine gittim. Değişik cezaevlerinde ağır şartlarda mahkumiyet hayatı olan bir şahsiyet. Hastalığını ciddiye almak ve gerekli tedbirleri geliştirmek lazım. Orada doktor arkadaşlardan aldığım bilgiye göre elden gelen gayret gösteriliyor ama hastalığın ciddi olduğu ifade ediliyor. Dikkate almak lazım." 
Çakıcı’yı ziyaret ettiği için yapılan eleştirilere ise Bahçeli, "Selahattin Demirtaş kadar suçlu değil canım. Beş tane siyasi parti kuyruk oldu, dışarı çıkarmak için gayret gösteriyorlar. Yani onlar tartışılmıyor da Alaaddin Bey niye tartışılıyor? Biz Alaaddin Bey ile beraber kader kurbanlarını da gündeme getiriyoruz. Alaaddin Bey’in bir yönüyle vatan millet için verdiği mücadeleler var. Bilen bilir. Devleti yönetenler de bilir, başkaları da bilir. Şimdi devlete ihanet edenleri adaylık için cezaevinden alacaksın, rahatsızlığı nedeniyle önemli sıkıntılar çekmeye başlamış bir şahsı cezaevinde mahkum tutacaksın" cevabını verdi. 

“RECEP TAYYİP ERDOĞAN BİRİNCİ TURDA SEÇİLİR” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın A, B, C planlarına yönelik soruya Bahçeli, "MHP’nin bugüne kadarki çalışmaları, bunlardan elde ettiği bilgiler, siyasi iklimi kamuoyu araştırmalarının dışında halkla yüz yüze yapılan temaslarla edindiğimiz bilgiler ışığında ifade ediyorum; Recep Tayyip Erdoğan birinci turda seçilir. MHP olarak TBMM’de güçlü bir yapının oluşması açısından zannediyorum başkalarının yüzde 3, yüzde 4’ünü çok çok aşan ama seçim sonrasında karşı karşıya gelmemeye hassasiyet gösteren insanlara selamım olsun. Bugüne kadar ben rakam söylemedim. Az önce Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın seçileceğini söyledim ama başkaları gibi 52, 55, 60 falan demedim. Birinci turda alır ve alması da gerekir. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi önemli bir sistem olarak kamuoyuna mal edilmiş, anayasal zemine oturtulmuş, halkoylaması ile halkın desteğini almış ve şimdi de uygulama aşamasına gelmiştir. Bu sistemi geri vitese takmak doğru değildir. Yani bizim Adana tabiriyle ‘anarya’ya takmak doğru değil. Derhal parlamenter sisteme geçeriz diye düşünürseniz bunun olacak tarafı yok. Arabası olan arkadaşlarımız nereye gideceklerse anaryaya, yani geri vitese taksınlar yan oturup arkaya baka baka gitsinler. Zannetmem ki 8 kilometrenin 2’sini tamamlayabilirler. Tamamlayamazlar. Geri dönüşü olmayan bir yoldur burası. Bu işin bizim Adana tabiriyle anaryası yok" şeklinde konuştu. 

“MEŞRU ZEMİNDE PARTİLER GÖRÜŞEREK İTTİFAK YAPAR DURUMA GELDİ” 

Gazetecilere oy pusulalarını gösteren Bahçeli, "Oy pusulasında Cumhur İttifakı var, diğer partiler var, Millet İttifakı var. Burada ittifak kavramı ilk defa bir anlam kazandı. Yani yasal hak haline geldi. Meşru zeminde partiler görüşerek ittifak yapar duruma geldi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin önemli bir dönemi oldu. Böyle bir uygulamayı hep beraber düşüneceğiz. Burada Cumhur İttifakı’nı oluşturan siyasi partilerin, TBMM 600 milletvekilinden oluşacağı için denetim ve dengeyi sağlayabilmek açısından güçlü bir yapı ile gelmelerinde fayda var. Güçlü bir Meclis ifadesini şimdi kullananlar var ama ilk söyleyen benim" diye konuştu. 

“BAĞIMSIZ YARGI AL ZEMİN, HİLAL YASAMA, YILDIZ DA CUMHURBAŞKANLIĞIDIR, DOLAYISIYLA TÜRK BAYRAĞINI OLUŞTURUR" 

Elindeki Türk bayrağını gösteren Bahçeli, "Bu Türk bayrağı. Bu bayrağın kırmızı zemini sistemdeki kuvvetler ayrımının bağımsız yargısını temsil eder. Kırmızı zemin bağımsız yargıdır. Bu zeminin üzerindeki hilal yasamayı temsil eden bir kuvvetler ayrımıdır. Dolayısıyla hilal yasamayı temsil eden denetim ve dengeyi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni ifade eder. Yıldız ise cumhurbaşkanı ve hükümetidir. Üçünü bir araya getirdiğiniz zaman bu olur; Türk bayrağı. Buna ben ’al bayrak sistemi’ diyorum. Yani bağımsız yargı kırmızı zemin, denge, denetim, yasama beyaz ile temsil edilen Meclis, diğeri de yıldız. Peki burada yasamayı kaldırırsanız ne olur. Şu olur; yıldız ile al biraraya geldiği zaman birçok ülkenin bayrağıdır veya siyasilerin bir dönem kullandığı bayraktır. Kızıl yıldız bilmem ne. Bu ise hilaldir, bu sadece Müslüman ülkelerde kullanılır. Bunu birbirinden ayırt edemezsiniz? Bağımsız yargı al zemin, hilal yasama, yıldız da cumhurbaşkanlığıdır. Dolayısıyla Türk bayrağını oluşturur" dedi. 

BAHÇELİ’DEN EREN ERDEM DEĞERLEDİRMESİ 

Eren Erdem’in savcılığa başvurarak itirafçı olmasına ilişkin soruya Bahçeli, "Biz aynı partinin mensupları arasındaki beklenmedik bir tartışmaya ancak şahit oluyoruz. Mahiyetinin ne olduğunu bilemiyoruz. CHP’li siyasiler ve parti yöneticileri bunu çok yönlü ele almak ve gereğini yapmak durumundalar. Dediğiniz milletvekili arkadaşımız listeler belli olduğu an Almanya’ya gitmek için hazırlanması, yani bir karışıklık var. Bu hemen hemen bütün siyasi partilerde var. Onun için siyasi ayağın çok net belirlenmesi ve gereğinin yapılması lazım. Ondan sonra da bu ayağın aktörlerini siyasetten arındırmak lazım. (FETÖ mü?) En büyük o ayak" diye cevap verdi. 

“FETÖ’NÜN BEN BİZDE TEMİZLEDİĞİM KANAATİNDEYİM” 

FETÖ’nün siyasi ayağının temizlenip temizlenmediği sorusuna ise Bahçeli şu cevabı verdi: 
"Ben bizde temizlediğim kanaatindeyim. Diğer partilerde durum nedir onu bilemiyorum. Fakat son gelişmelerde bir kavram daha ortaya attım ve ‘FETÖ’nün seçim ayağını da düşünün’ dedim. 6 tane bağımsız aday var. Topladıkları imzalar ortada. CHP tarihinin en büyük desteğini ve yardımını bu İYİ Parti’ye verdi, ipe un serdi. Siz ‘Ben adayım’ deyip grubu olan bir partinin başkanı gibi talip olmak dururken ille de yüz bin imza topluyorum diyorsunuz. Bu yüz bin imzayı nerede ve nasıl topladığını kamuoyu bir gün öğrenecek. Şimdi böyle bir durumda da CHP 15 elemanı oraya kiralarken bir de seçmen kiralaması ve devir teslimi yapıyor. Diyor ki ‘Eksiğiniz varsa biz vereceğiz. İl ve ilçelere talimat verdim’. Bakıyor ki büyük bir kargaşa var; ‘Saadet Partisi’ne de veriyorum, Doğu Perinçek’e de veriyorum’ diyor. Bunların hep üstünü örtüyor yani. Ama esas maksadın başka olduğu anlaşılıyor. İşte bu sistem değişikliği Türkiye’de zihniyet değişikliği ile beraber hakikaten Türk siyasetini de arındıran bir sonucu elde edecektir. Bu gidişat onu gösteriyor. Ne kadar saklarsanız saklayın yine bir yerden bir şey patlıyor. Çünkü siz kamuoyu ile her şeyi açık konuşurken birileri çok sinsi bir çalışma yapıyor. Sinsi karanlıktaki is gibi göremiyorsun, tanıyamıyorsun, bilemiyorsun. Türkiye’de bundan sonra siyasi partiler artık ne yapacaksa anlaşacaklar. Efendim ‘Demokrasi ve hürriyet var, bizim partiye herkes üye olur’. Hayır kardeşim, olamaz. Devletin yetkililerine müracaat et, üyeliklerin alayını gör, temizle ondan sonra gel. Getirdiğin insana da başının üzerinde yer ver. Ama herkesi alacağım deyip Türkiye’de siyaseti katletmenin de bir faydası yok. Bu bize bunu öğretti. Başka bir şey de olabilirdi ama 15 Temmuz’dan sonra FETÖ olarak gündeme geldi. 8 alanda çok önemli bir örgütlenme içerisine girdikleri görülüyor." 

FETÖ’den gözaltına alınan veya tutuklanan 5 bin hakim ve savcının kararlarına işaret eden Bahçeli, "TSK hala temizlenmedi, emniyet öyle, yargı öyle. Bir konu daha var; 5 bin hakim ve savcı FETÖ üyesi olduğu için ayıklanmış. Peki bu 5 bin hakim ve savcının görevdeyken haksız yere yargıladığı ve cezalandırdığı insanlar nerede? Onları kim koruyacak, onlara kim sahip çıkacak. 5 bini görevden aldın da kime bu adamlar ceza vermişse onların hepsinin mahkemesinin yeniden görülmesi lazım. Yazık günah bu insanlara. En son Eskişehir’de yakaladılar. Bunların hepsinin hesabının sorulması lazım. FETÖ’den 5 bin tane ayıkladığınız insandan hesabı soruyorsunuz, peki bunların hakim ve savcı iken FETÖ’nün amaçları doğrultusunda yapmış olduğu hizmetlerde mağdur olan insanlara kim sahip çıkacak? Benim kanaatim bu insanların hepsinin mahkemesinin yeniden görülmesidir. Zekeriya Öz’ü, bir başkası bunlar kime bir ceza vermişse onların hepsinin mahkemesinin gözden geçirilmesi lazım. 5 bin insan 50 bin davaya bakmışsa 50 bin insana ceza vermişse, aileleriyle birlikte al sana 250 bin mağdur" değerlendirmesini yaptı. 
“Siyaset ayağının temizlendiğine inanıyor musunuz?” sorusuna Bahçeli, "Hayır. Daha var. Adamı dışarı bırakıyorsun, mağduriyet diyorsun. Siyasi ayak kolay kolay temizlenmiyor" yanıtını verdi. 

“MUHARREM İNCE BEY TOPLUMSAL DESTEĞİ SAĞLAMAK AÇISINDAN..." 

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi nasıl bulduğu sorusu üzerine ise Bahçeli, "Yanlış anlamayın ama Cem Yılmaz ile yarışılmaz. Sanatının erbabı Cem Yılmaz’dır. Böyle para gönder, velespite bin. Velespit pedal gücü ile çalışır. Öbürü aya gidiyor. Ne yapacağız? Muharrem İnce Bey toplumsal desteği sağlamak açısından değişik kavramlarla bir takım yanlış yorumlanacak şeylerden uzak kalmalı. Çünkü talip olduğu görev devleti yönetme görevidir, cumhurbaşkanlığı görevidir. Yani velespit ile gezecekmiş. Kime hevesleniyorsun? Danimarka’da biri yapmış. Bizde de çok velespit var, panayırlara gittin mi önünde bin tane duruyor. Elli kuruş veriyorsun iki tur attırıyorlar. Velespit ile bir tur atmasın. Şaka yapıyorum çok değerli bir siyasetçidir ama velespite heveslenmesin" diye konuştu. MHP lideri Bahçeli, iftarda gazetecilerle bir araya gelerek sorularını cevaplandırdı. Bahçeli, ekonomideki dalgalanmaların arkasında dış güçlerin olup olmadığına ilişkin soruya, "Siyaseti karmakarışık hale getirmişseniz, ekonomiyi çok sağlıklı tuttuğunuz taktirde, o siyasi amaçlarda netice alamazsınız. Ekonomik yönden de bir dar boğaza ülkeyi sokmak gayreti içerisinde olursunuz. 2000 yılında bir takım olaylar yavaş yavaş gelişti. 21 Nisan’da bu ülke neden bir ekonomik krize girdi? Bu ekonomik kriz çok süratle nasıl tırmandı? Faizler nasıl birden yükseldi? Gecelik faiz 4 bin ile 7 bin arasında oynadı. Ama arkasından siyasi hedeflerin ne şekilde hayata geçirildiği de hep beraber görüldü. Bazı yorumcular var; bir tarafta Türkiye’de yüzde 7 kalkınmayı görüyor ve kabul ediyor ama diğer taraftan ‘Ekonomi felaketin içerisine girdi’ diyor. Yüzde 70, yüzde 80 yüksek faizlerle hayatını devam ettiren bir Türkiye ekonomisinin yüzde 13 ile yüzde 7 ile batacağı iddia ediliyor. Bunların hepsiyle de bir güvensizlik, istikrarsız yaratılmak isteniyor" cevabını verdi. Bahçeli, şöyle konuştu: 
"Piyasa dediğin İstanbul’da yüz büyük işletme veya holding. Hepsinin Menkul Kıymetler Borsası’ndaki hisse senedi hareketliliği çok cüzi. Bunu satın alsa ne olur, almasa ne olur? Şimdi yine böyle bir küresel olgu Türkiye’de ekonomik yönden de sıkıntı yaratmayı amaçlamış görünüyor bana göre. Türkiye’de madem ki siyasi yönden bir istikrara ihtiyaç var, temel hak ve özgürlüklerin yeniden güçlendirilmesini istiyorsunuz, o zaman ekonomik krizi büyük bir oranda aşabilecek birlikteliği sağlayıp Türkiye’yi bu yönüyle bir çöküntüden kurtarmamız lazım. Bu çok önemlidir. Türkiye’de ekonomik kriz sadece iktidarı, iktidara destek verenleri, bazı STK’ları boğacak, diğerleri yaşayacak. Böyle şey olur mu? Çöküntü çöküntüdür. Çöküntünün altında kalan da çok zor durumlara düşer. Yurt dışına jurnallerseniz; bir takım çevreler hala Türkiye üzerinde oyunlar oynar, bozgunculuk yapmaya çalışır. Türkiye’ye gelecek olan bir takım sermaye hareketlerini durdurup, geciktirmek gibi oyunlarla bir siyaseti neticelendireceklerini zannediyorlarsa o kimseye yar olmuyor. 2001 yılındaki siyasi olayları o zaman hükümette olmamız sebebiyle yaşadık." 
OGÜNhaber