Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, CHP genel başkanlığına aday adaylığını açıkladı. Eminağaoğlu, 'Tüzük değişikliği yapılmadan kurultayda seçimlerin gerçekleştirilecek olması, adalet yürüyüşündeki adalet anlayışını gölgelemektedir' dedi.
CHP’nin 3-4 Şubat’ta yapılacak 36. Olağan Kurultayı öncesinde genel başkanlık için bir isim daha adaylığını açıkladı. Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, CHP genel başkanlığına aday adaylığını, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Hukuk ve demokrasi mücadelesi nedeniyle, yargıç ve savcılık mesleğinde, en çok yargılanan yargıç ve savcı olduğunu söyleyen Eminağaoğlu, “Yılmadık, söylemde kalmayarak, hukuk ve demokrasi mücadelesini sürdürürken, meslekte nefes alınacak ortam bırakılmadı. Erdoğan bile, cübbeni bırak ta gel diyerek, siyasi alanda da karşısına çağırdı. Daha etkin olabilmek, hukuk ve demokrasi mücadelesini sürdürebilmek için, emekliliğimi de, mesleğimi de, cübbemi de bıraktım da geldim. Hukuk, yargı, adalet için, Türkiye’yi dünya yargı örgütleri ailesi içine sokabilmişken, önseçimden uzak durulması, başka yolla da içeri alınmamam karşısında, Türkiye’de yargıda, örgütlü mücadeleyi başlatan da bir kişi olarak, bu konularda daha etkin bir mücadeleyi siyasi alanda yapmayı amaçlamışken, önseçimden uzak, hukuk ve demokrasiden uzak bir yapı nedeniyle CHP dışında bırakıldım. Bu durumu kuşkusuz sadece ben yaşamadım. Birçok kişi bu durumla karşı karşıya kaldı. Cumhuriyet Halk Partisi içinde de adalet, hukuk ve demokrasiyi etkin kılmak için, ancak böyle bir CHP ile de Türkiye’yi sorunlardan kurtarmak için Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına aday adayı olduğumu açıklıyorum” ifadelerini kullandı.
Yaşanan sorunların yegane sorumlusunun AK Parti iktidarı olmadığını kaydeden Eminağaoğlu, “Atatürk Cumhuriyetinin, hukukun, demokrasinin içini boşaltan, Anayasayı kağıt üzerinde bırakan bu iktidar karşısında etkin bir muhalefetin yapılamaması, bugünkü sorunlarla yüz yüze kalınmasına neden olmaktadır. AK Parti, gücünü kendisinden değil, karşısındaki etkin olmayan yapıdan, etkin yapılmayan muhalefetten, bizlerin dağınıklığından almaktadır. Bu nedenle Kurultay ayrışma değil, birleşme ve dayanışma sonucu oluşturmalıdır. Bu birleşme ve dayanışma tartışmasız biçimde, parti programı etrafında olmalıdır. Kurultaydan çıkacak kadrolar, parti programım her yönüyle, her bedeli göze alarak, ödünsüz ve en etkin biçimde uygulayacak kadrolar olmalıdır. Aksi durumda yarınlarda yaşanacakların sorumluluğu, zaten Cumhuriyetle çatışan AK Parti iktidarına ait olsa bile, ayrıca siyaseten sorumluluğu ise hiç kuşkusuz bu Kurultayımızda, yine bu iktidarın karşısında etkin bir duruş göstermeyen partinin yeni kadrolarında da olacaktır” şeklinde konuştu.
“MEVCUT TÜZÜKLE GERÇEK ANLAMDA ADALETİ YAŞAYABİLMEK OLANAKLI DEĞİLDİR”
Eminağaoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“CHP yönetimi, farklı ifadelerle aynı şeyleri söylemektedir. Ülkede laikliğe aykırılığı saptanan ve aykırı eylemlerini her geçen gün artıran bir parti iktidarı olmasına, bu parti tüm iktidar olanaklarını da aykırı amaçları doğrultusunda kullanmasına rağmen, laiklik tehlikede değildir diyebilmekte, böyle bir iktidar partisi karşısında laiklikle ilgili konularda muhalefet bayrağını yükseltmekten uzak durmakta, kendini değişmez anamuhalefet konumuna oturtmanın ötesine geçmemektedir. CHP; halkla birlikte olduğunda, herkese kucak açtığında, halkın hukukuna ve halk da kendi hukukuna sahip çıktığında, müdafai hukuk diyerek, ülkenin her köşesinde her türlü yokluk içinde olunsa bile etkin biçimde örgütlü mücadele verildiğinde, bu yokluktan, gericilikten, her türlü savaştan, emperyalizme bile tokat atılarak çıkış sağlayacaktır. Cumhuriyetin bu koşullar altında doğduğunu tarih bütün dünyaya göstermiştir. Şu anda içinde bulunulan koşullar o koşullardan daha ağır değildir. Cumhuriyet en ağır tehdit ve tehlike altındadır. Bu nedenle söylem yerine eylem denilmeli, eylemle de yetinilmeyerek, halkla birlikte, ülkenin her yerinde, örgütlü olarak hukuk ve demokrasi içinde sonuna kadar mücadele verilmelidir. AK Parti iktidarının oluşturduğu gündeme takılmadan, yaşananlara çözüm için parti kendi yol haritasını ortaya koymalıdır. Parti bunu yapıp, başlattığı adalet yürüyüşünde, hiç kimseyi dışlamadan halkın içine girdiğinde, bu durum doğru bir zamanlama seçilmemesine rağmen AK Parti’yi rahatsız etmiştir. Şimdi kurultay adalet teması ile yapılmaktadır. Mevcut tüzükle gerçek anlamda adaleti yaşayabilmek olanaklı değildir. İstisna hükmü olmasına rağmen, yaygın uygulama haline getirilerek illerde sıklıkla uygulanan blok listeler, adalet yürüyüşündeki herkesi kucaklayan anlayışı gölgelemiş, güce göre yönetim anlayışına yol açmış, başkanın, tek adamın kadrosunu yaratmıştır. Kurultayda blok liste uygulanması demek, adalet yürüyüşünün, kurultay eliyle geçersiz kılınması, o çoğulcu kucaklayıcı anlayışa sırt çevrilmesi, parti tabanına her yönden açık olunmaması, uzak durulması demektir. Ülkede tek adamlığa hayır diyorsak, bütün delegelerin iradesine saygı duyulmalı, partide de tek adamlığa hayır denilmeli, adalet anlayışının zedelenmesine yol açılmamalıdır. Toplanmakta olan imzalar yoluyla blok liste önergesi verilmesine çanak tutulmamalı, adalet yürüyüşünde öne geçen genel merkez, Tüzükteki blok liste hükümlerine sığınmadan, demokrasiye yönelik hükümleri öne çekerek, aynı anlayışı canlı tutmalıdır. Aksi durumda, adı adalet olan kurultayda, adaletin yok edildiğine tanık olunacaktır.”
“ADALET YÜRÜYÜŞÜNDEKİ ADALET ANLAYIŞINI GÖLGELEMEKTEDİR”
Parti içindeki yönetimin de, 12 Eylül’ün anlayışı ile getirilen kotalarla bir kesimin dışlanması sonucunda değil, hukuk, demokrasi ve adalet anlayışı içinde belirlenmesi gerektiğine dikkat çeken Eminağaoğlu, "Tüzük değişikliği yapılmadan kurultayda seçimlerin gerçekleştirilecek olması, adalet yürüyüşündeki adalet anlayışını gölgelemektedir. Yıllardır tüzükte demokrasiyi etkin kılan değişikliklerin yapılmaması karşısında, giderek parti içinde demokrasiden daha çok uzaklaşılmaktadır. Bir an önce tüzük değişikliği gündemli bir olağanüstü kurultay toplanmalıdır. Öte yandan adalet deniliyorsa, imza toplasın toplamasın, tüm rakiplerimin kurultayda projelerini delegelere anlatması, kurultayın çok sesli olması gerekmektedir. Adalet deniliyorsa, imzalar her durumda Divan önünde atılmalıdır. Her aday adayı için eşit ortam yaratılmalıdır" açıklamasında bulundu.
“Atatürk, hem Cumhuriyetin kurucu lideri, hem partinin değişmez genel başkanıdır” diyen Eminağaoğlu, “Atatürk, ilkeleriyle, değerleriyle, söylemleri ve mücadelesiyle, ayrıştırıcı değil birleştiricidir. Bunların özüne uygun hareket edilmeli, herhangi bir söylemden hareketle ayrışmaya yol açılmamalıdır. Atatürk’ün yolundan giderek sonuna kadar yurtta barış ve dünyada barış, sonuna kadar her türlü teröre hayır, sonuna kadar hukuk ve demokrasi, sonuna kadar iktidar terörüne ’hayır’ demek için, ilke ve değerlerini sonsuza kadar yaşatmak için varım. Demokrasi etkin biçimde yaşanılmalı, OHAL bu hal olmamalıdır. OHAL’e hayır diyorsak, bu CHP Tüzüğü ile partide OHAL ortaya çıkıyorsa OHAL’e her yerde hayır denilmelidir. Cumhurbaşkanı adayının tepeden belirlenmesi, tüm yerel yöneticilerin, tepeden belirlenmesi, milletvekili adaylarının tepeden belirlenmesi, blok listelerin yaygınlaşması, kurultaya bile taşınması, genel başkan adaylığı konusunda tek imza ve yüzde 10 baraj uygulaması, MYK üyelerinin atamayla belirlenmesi, parti içinde OHAL değil midir” dedi.
“CHP’Yİ AYAĞA KALDIRMAK VE İKTİDARA TAŞIMAK İÇİN”
Eminağaoğlu, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Olağanüstü hal karşısında, muhalefet de olağanüstü etkin biçimde yapılmalıdır. Adalet diyor, adalet için yürüyorsak, adaleti herkes için istemeli, bu durumu gölgelemeyen bir kurultay yapılmalıdır. Bu yönetimce tüzüğün demokratikleştirilmesi ortamının yedi yıldır yaratılmaması ve aksi yöndeki değişiklikler karşısında, tüzüğün demokratik yönlerini öne çekerek, diğer hükümlerine sığınmadan bir kurultay gerçekleştirilmelidir. Aksi durum adalet yürüyüşündeki anlayışın kurultayda gölgelenmesine yol açacaktır. Türkiye’nin yarınlarını kurtarmak, CHP’de iç barışı ve dayanışmayı sağlamak, dünü dünde bırakmak, yeni bir sayfa açmak, CHP’yi ayağa kaldırmak ve iktidara taşımak için, böyle bir CHP ile de Türkiye’yi sorunlarından kurtarmak için CHP Genel Başkanlığına aday adayı olduğumu ifade ediyorum. İmza sorunu yaşamayacağımı görüyorum. Böyle bir sorun ortaya çıkarsa, bu kuşkusuz benden kaynaklanmayacak, CHP’deki demokrasinin, adaletin, düzeyini, 12 Eylülden kalan yüzde 10 anlayışının parti içinde de etkinliğinin ifadesi olacaktır. Amacım parti ilke ve değerlerinin daha da yukarıya taşınmasıdır. Bu yönetimle sekiz yıla yakın süredir bu durum gerçekleşememiştir. Partide yeni bir kutup yaratmak için değil, yarınları kurtarmak için adayım. Seçildiğimde benden etkin bir aday çıktığında da, genel başkanlığı bırakmak için adayım. Geçmişte de hiçbir zaman bireysel davranış içinde olmadım. Parti ilke ve değerlerinin gerektirdiği ortak irade için geçmişte olduğu gibi her zaman da varım. Kendi ilke ve değerleri ile herkesi kucaklayacak bir CHP, Türkiye’yi bütün sorunlarından kurtaracaktır. Kurultayın başarı ile sonuçlanması, partim ve Türkiye için yeni bir sayfa açması inancıyla, diğer aday adaylarına da başarılar diliyorum.”