Cengiz Aygün - Bir Portre: "Aralık-2019’da Çin'le başlayan süreç, Mart-2020 ile birlikte 'Pandemi'ye dönüştü."

'Virüs Savaşı' bitiyor, asıl 'Savaş' başlıyor..!

Yani "Küresel bir felaket, salgın ve bela" olarak kabul edildi.
Yaklaşık dört aydır dünya bir "Olağanüstülük" yaşıyor.
Biz de dahil tüm dünya, virüsle yatıp virüsle kalkıyor.
Virüsle birlikte rutin ve karşı karşıya olunan tüm sorunlar ötelendi, ikincilleşti ve kenara bırakıldı.
Öyle görünüyor ki; bayram sonrası diğer bir deyişle Haziran-2020 ile birlikte tedrici de olsa bir normalleşme başlayacak.
Peki bu gerçek bir "normalleşme" olabilecek mi..?
2019’un son çeyreğinin rutin bir devamı gibi olabilecek mi..?
Bizde ve dünyada her şey kaldığı yerden devam edebilecek mi..?
Daha spesifik söylersek;
Kapanan işletmeler hemen açılabilecek mi,
Kaldığı yerden devam edebilecekler  mi,
Arz-Talep dengesi Pandemi öncesi gibi olacak mı,
Hatta sosyolojik ve bireysel refleksler hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek mi…

Açıkçası çok çetin bir süreç başlıyor.
Bir yazımda 'Ekonomik Pandemi'ye dikkat çekmiştim.
İşte şimdi, tam da o noktadayız.
2020’nin ikinci yarısı ve 2021, çok büyük sorunlara ve mücadelelere gebedir.
Bakalım Ülke olarak bu duruma ne kadar hızlı adapte olup "Salgın"la geçen 3-4 ayın maliyetini nasıl ve ne ölçüde telafi edebileceğiz.

Dünya’da "Büyük Buhran" denen 1929 krizinden daha büyük bir şok ve küçülme bekleniyor.
Küresel işsizlik artışı hemen her ülkede kendini gösterecek.
Başta ABD ekonomisinde olmak üzere tüm gelişmiş ülke ekonomilerinde sert düşüşler kaçınılmaz.
Bu durum, Türkiye özelinde de ciddi anlamda kendini gösterecek görünüyor.
Ümitsiz değilim.
Ama iyimser de olamıyorum, maalesef.
Durma noktasına gelen "gelir-harcama" çarkı rutin döngüsüne kavuşabilecek mi.?
En önemli soru, sorun ve problematik bu noktada.
Umuyorum ki ülkemiz için öngörü olarak dile getirilen %17lik işsizlik ve %5 mesabesinde küçülme tezahür etmez ve daha az küçülme ve daha az işsizlikle atlatırız.

Küresel Hakimiyet Savaşı ve Yeni Dünya düzenine sürekli dikkat çekmem bu yüzdendi.
Hatta virüsün ölümcüllüğü ve yaratılan korku, ürküntü ve panik arasında akıl almaz oransızlığa hep parmak bastım.

Ve bazı şeylerin telafisinin çok güçleşeceğini, hatta imkansız hale geleceğini söyledim.
Ve ne yazık ki göz göre göre o noktaya geldik.
Birileri "virüs-pandemi-salgın" üzerinden "cambaza bak cambaza" dedi ve biz de, tüm dünya da baktı ve baktık.

Peki buna engel olunabilir miydi.?
Sanmıyorum…
Olayın arkaplanı en basit düşünüşle bile aşikarken, yapılacak başka bir şey de yoktu.
Bana göre "abartılmış salgın" bitiyor ama "asıl salgın" tüm gerçekliğiyle ve kabus gibi ekonomi üzerinden yeni başlıyor.

Yeni başlayan bu "ekonomik salgın", hayatın hemen her kesitinde kendini gösterecek.
Toplumsal, siyasi, yönetsel, diplomatik, güvenlik ve stratejik her konuda etkili olacak.
Önümüzdeki günlerde bu konuyu daha detaylı yazıp sizlerle paylaşacağım.
Ama emin olun ki; "Küçük Savaş"tan "Büyük Savaş"a geçiyoruz.
Bu savaş ve olası bunalım 2008 krizine benzemez.
Büyük Buhran’dan bile beterdir.
İnşallah ve inanıyorum ki; Türkiye olarak krizi en az hasarla atlatır, yine kendimize has adaptasyon yetilerimiz devreye girer ve kriz denen bu süreci  fırsata çeviririz.

Çünkü hayat devam ediyor ve ölene kadar yaşamak zorundayız.
Hal böyleyken de; oturup ağlanmanın, sızlanmanın ve kötümserleşmenin bir anlamı yok.
Elbet yeni bir dünya kurulacak ve biz de yerimizi alacağız.

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Uyarı:
Koronavirüs ile ilgili en güncel bilgileri T.C. Sağlık Bakanlığı bilgilendirme sayfasından takip ediniz..
OGÜNhaber