Mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan ve özellikle son günlerde adından sıkça söz ettiren Ayasofya Müzesi hakkında bilmeniz gereken tarihini sizler için derledik.
Ayasofya, dünya mimarlık tarihinden bu yana ayakta kalmayı başarabilmiş, görkemi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden mimari sanat dünyası açısından çok önemli bir yerdedir. Ayasofya, Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'da inşa etmiş olduğu en büyük kilisedir. 5. yy'dan sonra şimdiki ismi Ayasofya'ya kavuşmuş, ilk yapıldığında Megale Ekklesia (Büyük Kilise) olarak adlandırılmıştır. Ayasofya kutsal bilgelik anlamı taşımaktadır. Doğu Roma İmparatorluğu'nun başta olduğu süre boyunca başkentin en büyük kilisesi olmuş ve katedral işevi görmüştür.
Ayasofya, günümüze gelene kadar çeşitli aşamalardan geçmiş, aynı yerinde 3 kez yeniden inşa edilmiştir.
Birinci kilise, İmparator Konstantios tarafından 360 yılında yapılmıştır. Üstü ahşap çatı ile örtülü, uzunluğuna gelişen planlı birinci yapı, İmparator Arkadios’un karısı İmparatoriçe Eudoksia ile İstanbul Patriği İoannes Chrysostomos arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, patriğin sürgüne gönderilmesi üzerine 404 yılında çıkan halk ayaklanması sonucunda yakılıp yıkılmıştır. Günümüzde ilk kiliseye ait herhangi bir kalıntı bulunmamaktadır. Ancak müze deposunda bulunan Megale Ekklesia damgalı tuğlaların bu yapıya ait olduğu düşünülmektedir.
İkinci Kilise, İmparator II. Theodosios tarafından 415 yılında yeniden inşa ettirilmiştir. Bu yapının, beş nefli, ahşap çatı ile örtülü ve anıtsal bir girişe sahip bazilikal planda olduğu bilinmektedir.
Kilise, İmparator Justinianos’un 5. saltanat yılında, aristokrat kesimi temsil eden maviler ile esnaf ve tüccar kesimi temsil eden yeşillerin İmparatorluğa karşı birleşmesi sonucunda çıkan ve tarihte “Nika İsyanı” olarak geçen, büyük halk ayaklanması sırasında 13 Ocak 532 yılında yıkılmıştır.
Günümüz Ayasofya’sı İmparator Justinianos tarafından dönemin iki önemli mimarı olan Milet’li İsidoros ile Aydın’lı Anthemios’a yaptırılmıştır. Tarihçi Prokopios’un aktardığına göre, 23 Şubat 532 yılında başlayan inşa, 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmış ve kilise 27 Aralık 537 yılında törenle ibadete açılmıştır. Kaynaklarda, Ayasofya’nın açılış günü İmparator Justinianos’un, mabedin içine girip, “Tanrım bana böyle bir ibadet yeri yapabilme fırsatı sağladığın için şükürler olsun” dedikten sonra, Kudüs’teki Hz. Süleyman Mabedi’ni kastederek “Ey Süleyman seni geçtim” diye bağırdığı geçer.
Bizans İmparatorluğu'nun sonrasında Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fetihinden sonra Ayasofya camiye çevrilmiştir. 1453'e kadar 916 yıl boyunca kilise olarak ibadette olan Ayasofya, Fatih Döneminde eklenen tuğla minare ile camileştirilmiştir. II. Andronikos’un yaptırdığı destek duvarları Mimar Sinan tarafından yenilenerek ve yenileri eklenerek yapıda dayanıklı bir hal sağlanmaya çalışılmıştır.
İlerleyen yıllarda, 1930 ile 1935 yılları arasında restorasyon çalışmaları nedeniyle halka kapatılan Ayasofya’da Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle bir dizi çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar arasında çeşitli restorasyonlar, kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi ve mozaiklerin ortaya çıkarılıp temizlenmesi sayılabilir. Restorasyon sırasında Ayasofya'nın, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin laiklik ilkesi doğrultusunda, yapılış amacı olan kiliseye tekrar çevrilmesi konusunda fikirler ortaya atılmışsa da bölgede yaşayan Hristiyan sayısının çok az olmasından dolayı oluşan talep yetersizliği, bölgede bu denli görkemli bir kiliseye karşı yapılabilecek muhtemel provakasyonlar ve mimarinin tarihî önemi göz önüne alınarak Bakanlar Kurulu’nun 24 Kasım 1934 tarihinde aldığı kararla müzeye çevrilmiştir.
Ve son olarak günümüze gelecek olursak, Temmuz 2016'da Ayasofya Müzesi'nde düzenlenen Kadir Gecesi programında, 85 yıl aradan sonra sabah namazı ezanı okundu. TRT Diyanet TV'nin Ramazan ayı boyunca Ayasofya'dan "Bereket Vakti Ayasofya" adlı sahur programını ekranlara getirmesine Yunanistan'dan tepki geldi. Ekim 2016'da Müze'nin ibadete açık olan bölümü Hünkar Kasrı'na, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uzun yıllardan sonra ilk kez asaleten imam atandı. 2016 itibarıyla Hünkar Kasrı bölümünde 5 vakit namazlar kılınmaya ve minarelerinden Sultanahmet Camii ile 5 vakit çifte ezan okunmaya başlandı.