Polis Akademisi yayınladığı bir video ile 83. Yıldönümünü kutladı.
Türk polis eğitim sistemi, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet dönemi tecrübesini içeren köklü bir devlet ve yönetim geleneğine dayanmaktadır. Bu sahada modern dönemde verilen mesleki eğitimin, Osmanlı döneminde başladığını söylemek mümkündür. Modern polis eğitimi konusundaki temel gelişmenin, II. Abdülhamid devrinde, 1879 yılında kurulan Zaptiye Nezareti çatısı altında, sivilleşmiş ilk polis örgütünün kurulmasıyla beraber ortaya çıktığı belirtilebilir. 29 Mart 1891 tarihli iradeye dayanılarak Zaptiye Nezareti (Bab-ı Zaptiye) bünyesinde İstanbul’da açılan “polis dersanesi”ni, Türkiye’de modern dönemde profesyonel polislik eğitimi veren ilk polis okulu olarak kabul etmek gerekmektedir.
Polis okullarının daha fazla kurumsal hâle gelmeleri ise 20. yüzyılın başlarında gerçekleşti. Rumeli’deki çeteler tarafından bozulan asayişin temin edilmesi maksadıyla bölgedeki jandarma ve polis reformu kapsamında faaliyete geçen ilk polis okulu 1907’de Selanik’te, reformla görevli olan Belçikalı Leon Brozo’nun yönetiminde açıldı. Sonrasında İtalyan Kaprini bu göreve devam etti. Rumeli Vilâyât-ı Şahanesi Polis Mektebi adıyla eğitime başlayan okul, daha sonra Selanik Polis Mektebi olmuştur.
Bir süre bu şekilde faaliyet gösterdikten sonra, Hareket Ordusu’nun İstanbul’a girişini müteakip, polis okulunun açılması için Sami Paşa’nın öncülüğünde resmi girişime başlandı. Tüm bu teşebbüslerin neticesi olarak, Dersaadet Polis Mektebi (İstanbul Polis Okulu), ancak 1909 senesinde Zaptiye Nezareti’nin yerine Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü’nün kurulmasından sonra ihdas edilebildi.
İstanbul Polis Okulu’nun, ülkenin duyduğu polis ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması nedeniyle, yine Meşrutiyet döneminde, Beyrut, Erzurum, Bağdat, Adana ve Trabzon gibi büyük şehirlerde de muhtelif polis okulları faaliyete geçirilmişti. Ancak bu okullar anlamlı bir faaliyet gösteremeden I. Dünya Savaşı patlak verdi ve polis eğitimi alanındaki bu ciddi teşebbüs âkim kaldı.
Cumhuriyet dönemine gelindiğindeyse, İstanbul Polis Okulu’nun ıslah edilip geliştirilmesi yanında, 1923 yılında Konya’da ve Sivas’ta, 1926 yılında da Trabzon’da birer polis okulu açılmıştı. Altı aylık sürelerle eğitim veren bu okullar, esasen birer kurs mahiyetindeydi. Bilhassa Konya ve Trabzon okullarında liyakatli bir eğitim kadrosunun bulunmayışı, daha da önemlisi Cumhuriyet hükümetinin yaşadığı ekonomik zorluklar ve mali zaruretler, bu iki okulun lağvını ve polis mesleki eğitiminin 1931 yılından itibaren İstanbul’da temerküzünü beraberinde getirdi. Dolayısıyla, bu mekteplerin bütün yükü İstanbul Polis Okulu’nun sırtında toplandı.
Bütün bu gelişmelerin neticesi olarak, İstanbul Polis Okulu, günün gereklerine cevap verebilecek derecede güçlendirilerek, ülkenin polis memuru ihtiyacının karşılanması amacına hizmet eder hâle getirilmiş, bunun yanında, amir eğitimine dönük yeni ve modern bir polis eğitim teşkilatının vücuda getirilmesi de bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştı.
Bu zorunluluklar, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konudaki ikazları, dönemin Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya ve Emniyet Umum Müdürü Şükrü Sökmensüer’in gayretli çalışmalarıyla, modern koşullara uygun bir polis eğitiminin tesis edilmesine dönük hazırlıkların başlatılmasının önünü açmıştır. Bu dönemde, polis okullarının teknik gereklere uygun bir eğitim sistemi takip edememeleri ve çağdaş ihtiyaçlara cevap veremiyor oluşları gerçeği, buna ilaveten mevcut hukuki durumun yeni koşullar bakımından yetersiz kalışı, polis mesleki eğitim sisteminin şartlara uygun bir polis teşkilat kanunuyla sağlanmasını zorunlu kıldı. Bu zorunluluklar, gerçek duruma uygun bir hukuki çerçeveyi doğurmuş, teşkilatın eğitim ve araştırma ihtiyacına dönük çalışmaların merkezine ise yeni bir polis eğitim kurumu olan Ankara Polis Enstitüsü oturmuştur.
Resmî açılışı 6 Kasım 1937 tarihinde gerçekleşen Ankara Polis Enstitüsü’nün kurumsal yapısının iki temel amaca dönük olarak oluşturulduğu söylenebilir. Öncelikle Enstitü, esas itibariyle ilk, orta ve yüksek tahsil kısımları ile bu derecelerde teknik uzmanlık kursları bulunan, eğitimler veren bir “polis akademisi” olarak düşünülmüştür. Bu veçhesiyle, Türk millî eğitim sistemi içerisindeki muhtelif polis okullarını da bünyesinde barındıran bir eğitim merkezi, bir çatı yapı olarak tasarlanmıştır. Enstitü dışında, bu yapı içerisinde, Polis Okulları ve Enstitü’ye öğrenci yetiştiren Polis Koleji de yer almaktaydı. Kolej gibi, Polis Okulları da, Polis Enstitüsü müdürünün akademik bakımdan denetim ve gözetimi altında bulunmaktaydı. Bu yönüyle Enstitü’yü, günümüz Polis Akademisi modelini oluşturan ana omurga olarak değerlendirmek mümkündür.
Bilimsel çalışmalarıyla her geçen gün gelişme yolunda yeni adımlar atan Polis Akademisi, sahip olduğu nitelikli eğitim anlayışıyla, köklü tarihi ve milli sorumluluğunu ülkemize layık bir şekilde yerine getirmeye devam etmektedir.
Halkın her anını huzurlu ve güvenli geçirmesini sağlayan, insan haklarının ve hukukun bekçisi olan, görevini her daim layıkıyla yerine getiren bu köklü kurumun, Polis Akademisi'nin 83'üncü yaşı kutlu olsun!