Siyonist işgal rejiminin Gazze’de işlemiş olduğu zulmün son bulacağını belirten HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Siyonist işgal rejimi ahlaken ve stratejik olarak kaybettiği gibi inşallah askeri olarak da kaybedecektir. Küfür devam eder ama zulüm devam edemez. Bu zulme kayıtsız, şartsız arka çıkanlarda bundan nasibini alacaktır.” dedi.

Yapıcıoğlu: Küfür devam eder ama zulüm devam edemez!

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, katıldığı TV programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Siyonist işgal rejimine karşı yapılabilecekler hakkında konuşan Yapıcıoğlu, İslam ülkeleri arasında birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekti.
Filistin’i devlet olarak tanıyan 138 ülkenin olduğuna vurgu yapan Yapıcıoğlu, Gazze’ye doğrudan doğruya ticari, askeri ve siyasi ilişkilerin sürdürülmemesinin üzerinden düşünülüp, çözüm üretilmesi gerektiğini söyledi.

“Siyonist vahşete dikkat çekmek, bu katliamların durdurulması adına küresel greve destek verdik”
Gazze için yapılan küresel boykota destek verdiklerini belirten Yapıcıoğlu, “7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı ve hemen ardından vahşi nazi rejiminin ya da siyonist rejimin Gazze Şeridine her türlü ilkeyi, her türlü hukuku, her türlü değeri ayaklar altına alarak yapmış olduğu, savunmasız insanlara karşı yapmış olduğu, yürüttüğü katliam ve soykırım iki ayını geride bıraktı. İki gün önce 11 Aralık Pazartesi günü küresel manada bütün insanlık ailesine bir çağrıda bulunarak, grev çağırısı yapıldı. Evden çıkmama, iş yerlerini açmama, banka kartlarını kullanmama, dijital işlemleri yapmama, eğitime bir gün ara verme. Bizde dün gece yapılan bu çağrılara, bir farkındanlık oluşturmak ve katkımız olur düşüncesiyle bir destek açıklaması yaptık. Siyonist vahşete dikkat çekmek, bu katliamların durdurulması adına destek verdik. Özelikle siyonistlerin yaptıkları mallara boykot olumlu sonuç verecektir. Dünya ve Türkiye gündeminde Filistin düşmemeli, Filistin gündem olmaya devam etmelidir.” ifadelerini kullandı.

“BM Güvenlik Konseyinin siyonizmin aleyhine bir karar çıkarması neredeyse imkansız!”
Gazze’ye yönelik Birleşmiş Milletlerin acil ateşkes çağrısına ABD’nin vetosuyla karşılaşılması hakkında sorulan soruyu yanıtlayan Yapıcıoğlu, “Birleşmiş Milletlerin aldığı kararın herhangi bir bağlayıcılığı ve yaptırımı yok. BM Güvenlik Konseyinin siyonizmin aleyhine bir karar çıkarması neredeyse imkansız. Çünkü burada 15 üye var ve bu 15 üyenin 5 tanesi daimi üye, bu 5 daimi üyenin bir tanesi alınan kararı veto etme kararına sahip ve Amerika bunlardan bir tanesi, diğer dört ülke; İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin. Dolayısıyla hani sayın cumhurbaşkanın dünya 5’ten büyüktür diye formüle ettiği cümle vardı, biz çok önce parti programımızda BM’nin yapısı itibarıyla dünya barışına hizmet etmeyeceğini, kendisi adil olmayan bir sistemden adaletin neşet etmeyeceğini ve bunun adaleti koruma konusunda başarılı bir iş, başarılı bir süreç, başarılı bir sonuç ortaya koyamayacağını söyledik. BM bu yapısı dolayısıyla bunun sürdürülebilir de olmadığını da söyledik.” diye konuştu.
Anti-siyonizmin antisemitizmle karıştırılmak istenmesinin bilinçli yapılıp yapılmadığı sorulması üzerine Yapıcıoğlu, “Siyonistlerin başındaki Netanyahu’yu eleştirmek bile pek çok kişi tarafından anti-semitizm olarak değerlendiriliyor. Netanyahu’yu eleştirmenin anti-semitizm ile bir ilgisi yok, fakat bunu bilinçli bir şekilde yapıyorlar. Yeni bir kırılma noktası oldu. 7 Ekim’deki Aksa Tufanı ve akabinde pervasızca yapılan sivil katliamlar, 18 binden fazla sivilin, kadın ve çocuğun katledildiği ve enkaz altındakilerin şu an sayısı bilinmiyor, daracık coğrafi bir bölgeden bahsediyoruz.” dedi.

“Zulüm o kadar artı ki inşallah Gazze, inşallah Filistin ümmeti özgürleştirecektir”
Gazze’nin insansızlaştırılması hakkında sorulan soruyu yanıtlayan Yapıcıoğlu, “Zulüm o kadar artı ki inşallah Gazze, inşallah Filistin ümmeti özgürleştirecektir. Özgürlük arayan insanlara bir özgürlük aşısı olacak. Yenilmez denilen işgal çetesi yenilgiyi tattı, zilleti tattı, dizlerinin bağı çözüldü. Bu acizliğinden dolayı eli silah tutanlara bir şey yapamadığından hıncını kadınlardan, çocuklardan ve bebeklerden çıkarıyor. Bu çöküştür. Ahlaken kaybetti, stratejik olarak kaybetti, inşallah askeri olarak da kaybedecektir. Küfür devam eder ama zulüm devam edemez. Bu zulme kayıtsız, şartsız arka çıkanlarda bundan nasibini alacaktır. Siyonsit nazi rejimine arka çıkanları tarih kaydetti, bir gün mutlaka onlardan hesap sorulacak.” İfadelerini kullandı.

“138 ülke Filistin’i devlet olarak tanıdığı halde, neden doğrudan doğruya Filistin’le ticaret yapamıyor?”
Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanıyan ülkelerin, bağımsız bir devletle yapılabilecek uluslararası ticari, siyasi ve askeri ilişkilerin niçin Filistin’le yapamadıkları üzerine kafa yorması gerektiğini belirten HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, son olarak  şunları kaydetti:

“İslam dünyası, bugünkü küresel sistem, uluslararası hukuk denilen şey işlemiyor, huzur da getirmiyor, barışı da sağlayamıyor, barışı koruyamıyor, daha çok savaşların daha çok zulümlerin, daha çok sömürülerin yapılmasına zemin hazırlıyor. Öyleyse yeni bir sistem kurmak gerekiyor. Bu sistemi kurmak için güç gerekiyor. Güç kimdeyse o sistemi kuruyor. Eğer güç adaleti sağlamak için kullanılıyorsa güç toplamak güç biriktirmek gerekiyor. Eğer siz gerçekten adil bir sistem istiyorsanız, o adalete bekçilik yapacak bir güç biriktirmeniz lazım. Bu güç hem teknolojik güç olacak, hem askeri güç olacak, hem ekonomik güç olacak, hem siyasi güç olacak, hem belki nüfus gücü olacak. Bunu istiyorsanız bugünden bunun nasıl olabileceğini oturup konuşmamız gerekir. İslam dünyasının, Müslümanların, bu işi kendisine dert edinmiş insanların mutlaka bunu düşünmesi gerekir. İki milyar İslam alemi bir avuç siyonistin, oradaki mazlumlara oradaki savunmasız insanlara yapmış oldukları bu zulme sadece ağlamak, sadece zalimlere beddua etmek, sadece oradaki mazlumlara dua etmek, sadece uzaktan birkaç kamyon, birkaç gemi, birkaç uçak yardım malzemesi göndermekten ibaretse, niçin daha fazlasını yapamıyoruz. Niçin buna güç yetiremiyoruz diye, kendi kendisine sorması lazım. 138 ülke Filistin’i devlet olarak tanıdığı halde, neden doğrudan doğruya Filistin’le ticaret yapamıyor? Neden bir ticaret gemisini Gazze limanına gönderemiyor. Bütün dünyanın kendi kendisine sorması gerekiyor. Ben bağımsız, egemen bir devletim diyen bir devlet; devlet olarak tanıdığı bir kara parçasına, dünyanın herhangi bir yerindeki ülkeye onunla yapmış olduğu ticari anlaşmalar gereğince mal göndermeye kalksa birileri de derse oraya mal göndermeye izin vermiyorum, gönderemezsin diye çıkışsa ne yapar o devlet! Niçin hiç kimse ‘ben Filistin’i bir devlet olarak tanıyorum, benim onlarla yaptığım anlaşmalar var, ben ticaret yapmak istiyorum, benim oraya gönderdiğim mal, Aştot limanına gitmek zorunda değil, ben doğrudan doğruya Gazze’ye göndermek istiyorum mallarımı’ demiyor, diyemiyor. İşte bizim bunları oturup konuşmamız, bunlar üzerinde kafa yormamız ve bunu yapabilecek bir duruma gelmek için, neyi eksik bıraktığımızı anlamamız, teşhisi doğru koymamız ve ona göre bir tedavi uygulamamız gerekir.”
OGÜNhaber