TBMM Başkanı Mustafa Şentop, The Economist dergisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan ifadeleri için "O kadar ihtiras içindeler ki kendilerini tutamıyorlar, engelleyemiyorlar. Bu, bir Tayyip Erdoğan, Türkiye karşıtlığı." dedi.

TBMM Başkanı Şentop: O kadar ihtiras içindeler ki kendilerini tutamıyorlar

Şentop, A Haber'de katıldığı canlı yayında soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimleri'ne değinen Şentop, "Benim kanaatim seçim birinci turda sonuçlanır. Bunu temenni olarak söylüyor değilim, şüphesiz temennimiz de öyledir ama AK Parti'de uzun süre Seçim İşleri Başkanlığı yaptım. Gerek anket çalışmalarını gerekse saha izlenimlerini dikkate alarak bunu söylüyorum." diye konuştu.

Seçim sürecinin ilginç bir atmosferde devam ettiğini söyleyen Şentop, deprem sonrası gelişmeler nedeniyle sahada hareketli bir seçim havası olmadığını belirterek, "Milletimiz bir karar vermiş gibi gözüküyor. Bence karşımızda karar vermeyi kolaylaştıran bir tablo da var." ifadelerini kullandı.

The Economist'in "2023'ün En Önemli Seçimi" kapağıyla çıkan son sayısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "diktatör" ifadeleriyle hedef alıp görevden gitmesini savunan dosyasını hatırlatan Şentop, şöyle devam etti:

"En son Economist dergisinin kapağı ki ocak ayında yine böyle bir kapak yapmıştı. Fransa, İngiltere, ABD'deki bazı çevreler ki bunlar durup dururken akıllarına geldiği için bunları yapan kişiler değil, bu yazıların etkilerinin Türkiye'de ne olacağını öngörebilen kişiler. Milletimizin bunlara karşı bir reaksiyon göstereceğini, hoşlanmayacağını bilmeleri gerekir, buna rağmen yapıyorlar. O kadar ihtiras içindeler ki kendilerini tutamıyorlar, engelleyemiyorlar. Bu, bir Tayyip Erdoğan, Türkiye karşıtlığı. Bu tablo bence milletimiz tarafından da görülüyor. Tayyip Erdoğan'ın mukadderatıyla Türkiye'nin mukadderatı örtüşmüş durumda."

"Provokatif açıklamalar"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Seçim gecesi galip geldiğimizde sokağa çıkmayın, sevinç gösterisi yapmayın çünkü sokakta eli silahlı insanlar olabilir." sözlerini değerlendiren Şentop, "Bu tür sözler esasen iyi niyetli gibi gözüküyor olsa da provokatif açıklamalardır. Bir taraftan sükunet çağrısı gibi görünüyor ama ortaya konulan gerekçe, tablo tamamen bir provokasyon içeriyor. Kim veriyorsa bu akılları yanlış yapıyor." dedi.

Türkiye'de 1950'den bu yana 110'a yakın seçim yapıldığını anımsatan Şentop, "Her seçim büyük bir olgunlukla gerçekleştirilmiş. Seçim öncesi, sırası ve sonrasında milletimizin ortaya çıkacak sonuçları büyük olgunlukla karşıladığını görüyoruz. 20 yıldan fazla bir süredir birçok seçim AK Parti tarafından kazanıldı, seçim kutlamaları yapıldı ama bunlar her zaman makul sınırlar içinde oldu. Bu tür korkutucu, ürkütücü bir açıklamanın provokasyon amacı taşıdığı kanaatindeyim. Bunlara hiç gerek yok. Milletimizin seçim yapma olgunluğuna güvenmeliyiz." değerlendirmelerinde bulundu.

"Bunlar tuhaf açıklamalar"
Kılıçdaroğlu'nun seçim güvenliği konusunda şüpheleri olduğu yönündeki soru üzerine Şentop, şunları söyledi:

"Varsayalım ki seçimi kazandılar, o zaman YSK'ya güvenmeme durumu ne olacak? 'YSK'ya güvenmiyoruz, kazandık ama yanlış oldu, seçimi tekrar gözden geçirelim' falan mı diyecekler? Bunlar tuhaf açıklamalar. Daha önce de buna benzer açıklamalar yapıldı. Her seçim öncesinde YSK'ya, seçim sürecine karşı güven sarsıcı birtakım açıklamalar yapıyorlar. Bu çok yanlış. Türkiye'de tamamen şeffaf ve dünyanın başka ülkelerinde olmayacak şekilde siyasi partilerin bizzat yönettiği bir seçim süreci yürütülüyor. Böyle bir süreçte 'Şaibe var, YSK'ya güvenmiyorum' diyorsanız o zaman kendi teşkilatınıza, oraya vermiş olduğunuz üyelerinize güvenmiyorsunuz demektir. Türkiye şu ana kadar 110'a yakın seçim yaptı ve bu seçimlerde hiçbir şaibe söz konusu olmadı."

"Esas olan bölgeyle ilgili büyük senaryoyu görmektir"
TBMM Başkanı Şentop, HDP'nin, Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na desteğine ilişkin soru üzerine, konuya öncelikle bütünlükçü yaklaşımla bakılması gerektiğini ifade etti.

Terör örgütlerinin, teröristlerin, terör örgütü liderlerinin piyon olduğunu belirten Şentop, "Esas olan bölgeyle ilgili büyük senaryoyu görmektir. Bu senaryoda bölgemizde, Türkiye'nin güneyinde tamamen büyük ülkelerin, İsrail'in ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, kontrolünde bir Kürt devleti kurma projesidir; esas proje budur. Bu da daha büyük bir projenin bir adımıdır, daha sonra atılacak adımlar için bir basamaktır. Terör örgütünün varlığı, faaliyetleri, hepsi bu bağlamda değerlendirilmelidir." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin teröristlere karşı sınır ötesi harekat yapmasının istenmediğini vurgulayan Şentop, "Teröristlerin, plan çerçevesinde siyasi bir yapı oluşturmasına zemin hazırlansın isteniyor. Esas pazarlığın bu olduğu kanaatindeyim. Yoksa terör örgütleri liderlerinin, teröristlerin hapiste kalması, çıkması bu büyük projeyi yapan uluslararası aklın umurunda değil. Türkiye bu kuşatmaya müsaade etmeyeceğini gösterdi. Bence milletimiz de bunun farkında ve bu kuşatmaya müsaade etmeyecektir. Milletimiz, hiçbir zaman tam bağımsızlığını engelleyecek bir seçim galibiyetine müsaade etmez." ifadelerini kullandı.

"Başkanlık sistemine karşı çıkanlar şimdi bir başkanlık konseyi sistemi öneriyorlar"
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, daha önce Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi'ne itiraz edenlerin şimdi "güçlendirilmiş parlamenter sistem" diye literatürde olmayan bir çalışma hazırladıklarını söyledi.

Söz konusu çalışmayla, Türkiye'nin eski sisteme döndüğüne ancak cumhurbaşkanının yine halk tarafından seçildiğine işaret eden Şentop, "Bir nevi yarı başkanlık önerisi ortaya çıktı. Başkanlık sistemine karşı çıkanlar şimdi bir başkanlık konseyi sistemi öneriyorlar. Bir başkan ve bir de onunla aynı oy yetkisine sahip 7 kişiden oluşan bir konsey. Başkanlık konseyi sistemi, Bosna Hersek'te uygulanan bir sistem. Fiili olarak önerilen odur. Eğer nihai olarak bir başkan söz konusu değilse, herkes eşit oya sahipse, kararlar birlikte alınacaksa o zaman başkanlık konseyinden söz etmemiz lazım." diye konuştu.

Şentop, cumhurbaşkanının tarafsızlığı konusundaki tartışmalara da değinerek, "Cumhurbaşkanı tarafsız kalacağına dair namusu ve şerefi üzerine yemin ediyor ancak nasıl bir siyasi partinin genel başkanı oluyor deniliyordu. Şimdiki açıklamaları biliyorsunuz; Sayın Kılıçdaroğlu seçildiği taktirde parti genel başkanlığını devam ettireceğini söylüyor. Ama yemin etmesi gerekiyor Meclis'te. Namusu ve şerefi üzerine yemin ettikten sonra nasıl devam edecek?" diye sordu.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni eleştiren siyasetçilerin, biraz kazanma ihtimalini gördüğü zaman bu sefer de sistemi devam ettirmek yönünde bir irade ortaya koyduklarına dikkati çeken Şentop, "Sistemin aksayan yönleri var mı? Şüphesiz, mutlaka olur. Ama ben anayasal düzeyde sistemle ilgili ciddi bir sorun olduğu kanaatinde değilim." dedi.

Meclis Başkanı Şentop, "Sayın Kılıçdaroğlu, Londra'dan 300 milyar dolar helal para getireceğini söyledi. 300 milyar doların Türkiye'ye transferi konusu tartışma konusu oldu. Sizin bu yöndeki yorumlarınız nedir?" sorusu üzerine, söz konusu paranın gelişi konusunda belirsizlik olduğunu; Kemal Kılıçdaroğlu'nun 5 yılda, Ali Babacan'ın da 10 yıl içinde 300 milyar doların Türkiye'ye geleceği yönünde açıklamalarının bulunduğunu anlattı. Şentop, "Dünya öyle kolay bir döneme doğru gitmiyor. İngiltere'den şahsa mahsus 300 milyar dolar bir paranın gelmesi mümkün değil. Kimsenin öyle peşinen 'siz iktidara gelin ben size 300 milyar dolar vereceğim' demesi mümkün değil. Milletin aklıyla alay etmek olur." ifadelerini kullandı.

"Savaşa gitmiyoruz ama Türkiye'yi neyin beklediğini biliyoruz, görüyoruz"
Şentop, Kılıçdaroğlu'nun Atatürk Havalimanı'nı "havacılık ve uzay merkezi" yapacağını söylediği belirtilerek, bu konuda birlikte çalışılacak şirketin Amerikan istihbarat teşkilatı CIA ile bağlantılı olduğu iddiaları ve mandacılıkla ilgili suçlamalara yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine, savunma sanayisinin Türkiye’nin ciddi mesafeler aldığı bir alan olduğunu anımsattı.

Bunun tam bağımsız politika üretme noktasında Türkiye'nin işini kolaylaştırdığını dile getiren Şentop, "Bunu genel olarak herkesin, hangi siyasi görüşten olursa olsun desteklemesi lazım. Tabii siz 'Suriye'deki terör örgütüne operasyon yapmayacağız' falan gibi birtakım şeyler içindeyseniz o zaman savaş uçaklarına, SİHA'lara karşı çıkarsınız. 'Savaşa mı gidiyoruz? Niye savunma sanayi üzerinden tartışmalar yürüyor?' diye sorarsınız. Savaşa gitmiyoruz ama Türkiye'yi neyin beklediğini biliyoruz, görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

OGÜNhaber