Ekonomiyi enflasyon, kur ve faiz sarmalına hapseden kısır döngünün kırılması gerektiğini belirten HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, kapitalist sömürü düzeninin hâkim olduğu sistemde enflasyon – faiz ilişkisi sermayenin vur-kaç taktikleri haline geldiğini söyledi.

HÜDA PAR Sözcüsü Emiroğlu: Ekonomiyi enflasyon, kur ve faiz sarmalına hapseden kısır döngü kırılmalı

HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu partisinin haftalık gündem değerlendirmesini kamuoyuyla paylaştı.
Parti Sözcüsü Emiroğlu, partisinin gündem değerlendirmesinde; ekonomi, ÖTV, ücretli öğretmenlik uygulaması, aile kurumunun korunması, başıboş köpek sorunu ve BM toplantısı konularına değindi.
Ekonominin kötüye gitmesinin nedenlerine çözüm üretilmesi gerektiğini belirten Emiroğlu, ekonomiyi enflasyon, kur ve faiz sarmalına hapseden kısır döngünün kırılması gerektiğini söyledi.
Cari açığın meydana gelmesine değinen Emiroğlu, ÖTV dilimlerinin güncellenmemesinden kaynaklı otomobil piyasasında bir önceki döneme göre tam tersi bir sonucun ortaya çıktığını söyledi.

GENİŞLEME-SIKILAŞTIRMA DÖNGÜSÜ VE FAİZ ARTIRIMLARI
Ekonominin kötüye gitmesinin çözümünün bizatihi mevcut ekonomik sorunların sebebi olan kapitalist sistem içinde arama çelişkisine düşülmemesi gerektiğini belirten Emiroğlu, “Bir önceki toplantısında politika faizini %25’e çıkaran Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu (PPK), geçen haftaki toplantıda faiz oranını %30’a yükseltti. Yapılan açıklamada “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırmanın süreceği” belirtilerek faiz artışlarının devam edeceği mesajı verildi. Sermaye çevrelerinden gelen açıklamalara bakılırsa yıl sonuna kadar faiz oranlarının %40’ları da aşacağı anlaşılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin hâkim olduğu sistemde enflasyon – faiz ilişkisi sermayenin vur-kaç taktikleri haline gelmiştir. Enflasyonun gerek Türkiye’de gerekse başta ABD olmak üzere diğer gelişmiş ülkelerde şu sıralar ciddi bir soruna dönüşmesi, “parasal genişleme” adı altında geçen sürelerde piyasalara gereğinden çok fazla para pompalanmasıyla baş gösterdi. Devlet yardımları ve limitsiz ucuz kredilerle piyasalar paraya boğulurken aynı zamanda bir talep patlamasına da sebebiyet verildi. Kısıtlı arza karşı oluşan kısıtsız talep, daha fazla ithalata, fiyatların tırmanışa geçmesine ve yerel para biriminin daha fazla değer kaybetmesine yol açtı. Bu döngü bugün baş edilemeyen “Enflasyon canavarı” olarak toplumun karşısına dikildi. Şimdi “Parasal genişleme” sürecinin intikamı alınırcasına “Parasal sıkılaştırma”ya gidiliyor. Sıkılaştırmada en belirgin yöntem olarak faiz sopasının kullanılması, aslında serbest piyasa dedikleri kapitalist doktrinin çaresizliğini de ifade etmektedir. Faizler artırıldıkça finansmana erişim zora girmekte, erişebilenler için ise finansman maliyetleri daha fazla artmaktadır. Bu da üretimden istihdama, ihracattan cari açığa kadar her alanda farklı bir cendere oluşturmaktadır. Ekonomiyi enflasyon, kur ve faiz sarmalına hapseden bu kısır döngü artık kırılmalıdır. Çözümü bizatihi mevcut ekonomik sorunların sebebi olan kapitalist sistem içinde arama çelişkisine düşülmemelidir.” ifadelerini kullandı.

ÖTV DİLİMLERİNİN GÜNCELLENMEMESİ OTOMOBİL İTHALATINI ARTIRDI
Enflasyonla mücadelede argümanların başında gelen cari açığın minimize edilmesi gerektiğine dikkati çeken Emiroğlu, ÖTV dilimlerinin güncellenmemesinden kaynaklı otomobil piyasasında bir önceki döneme göre tam tersi bir sonuç ortaya çıkardığını söyledi.
Otomobil sektöründe yaşanan sıkıntılara değinen Emiroğlu, 2016 yılından itibaren dış ticaret fazlası veren sektör, bu yılın ilk altı ayından itibaren açık vermeye başladığını ifade etti.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre temmuzda başlayan dış ticaret açığı, ağustos ayında zirve yaptığını belirten Emiroğlu, “2023 yılı ilk sekiz ay sonunda sektörün ihracatı %19,4 artışla 19 milyar 89 milyon dolar olurken, ithalat %93,5 artarak 20 milyar 201 milyon dolara çıktı. Geçen yılın aynı döneminde 6,2 milyar dolar fazla veren otomotiv sektörü, bu yılın ilk sekiz ayında 311,5 milyon dolar açık verdi. Uluslararası pazarlarda rekabet gücü giderek zorlaşırken yerli otoda uygulanan ÖTV dilimlerinin güncellenmemesi, tüm modellerin %80’lik dilime girmesine neden oldu. Yerli sektör bu haliyle fiyat avantajlarını kaybedince tüketici de ithal otoya yöneldi, haliyle ithalat patlaması yaşandı.” değerlendirmesinde bulundu.
Konu hakkında partisinin çözüm önerilerini paylaşan Emiroğlu, Yurtiçi kaynakların ithal piyasasına yönelmesi kaynakların yabancı üreticiye gitmesi ve cari açığın artması demektir. ÖTV dilimlerinde yapılacak bir güncelleme, yerli üretim otomobil fiyatlarında tüketici lehine fiyat avantajı sağlayacak, bu da dışarıya gidecek paranın içerde kalmasını sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI
Ücretli öğretmenlik uygulamasına değinen Emiroğlu, “11 Eylül’de başlayan yeni eğitim-öğretim döneminin ikinci haftası da geride kaldı. Ancak eğitim sisteminin adeta bir kangrene dönüşen sorunları hâlâ çözüm beklemektedir. Bu sorunlardan bir tanesi de ücretli öğretmenlik uygulamasıdır.” dedi
Ücretli öğretmenlik uygulamasıyla ilgili partisinin çözüm önerilerini paylaşan Emiroğlu, “2022 – 2023 eğitim-öğretim yılı verilerine göre Millî Eğitim Bakanlığındaki 83.547 olan norm kadro açığı, 76.485 ücretli öğretmen istihdam edilmesine rağmen kapatılamamıştır. Öğretmen açığının eşit işe, eşit ücret prensibine aykırı şekilde ücretli öğretmenler ile kapatılması doğru bir yöntem değildir. Yapılması gereken ücretli öğretmenlik uygulamasından tamamen vazgeçilmesi ve ihtiyaç kadar kadro açılmasıdır. Öğretmen açığına köklü bir çözüm bulunana kadar ücretli öğretmen uygulamasıyla istihdam edilen öğretmenlerin ücretleri adalet ilkesine uygun bir seviyeye getirilmeli ve çalışma şartları iyileştirilmelidir. Bu bağlamda ücretli öğretmenlere kök bir maaş belirlenmeli ve girecekleri ders saati kadar da ücret kök maaşa eklenecek şekilde düzenleme yapılmalıdır.” ifadelerini kullandı.

AİLE KURUMU KORUNMALI
HÜDA PAR Sözcüsü Emiroğlu’nun değindiği bir diğer konu aile kurumunun korunmasıyla ilgiliydi.
Aile kurumuna küresel bazda savaş açıldığını belirten Emiroğlu, “Aile kurumu, küresel çapta örgütlü ve sistematik bir saldırı ile karşı karşıyadır. Gerek Hindistan’da gerçekleştirilen G20 zirvesinin nihai sonuç bildirisinde gerekse Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap eden ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklamalarında bu durum net bir şekilde ortaya konulmuştur. ABD Başkanı Biden’ın, aleni bir şekilde sapkın akımların sözcülüğünü yapması, aile kurumunu hedef alan söz konusu küresel ifsat projesinin merkez üssünün de ABD olduğunu göstermektedir. Her türlü sapkınlığı sözde meşrulaştırarak fıtrata savaş açan küresel lobiler, ailesiz, nikâhsız ve nihayetinde cinsiyetsiz bir toplum modeli öngörmekte bunun için de aile kurumuna yönelik topyekûn bir savaş vermektedirler.” değerlendirmesinde bulundu.

“Aile kurumu bütün bu sistematik saldırılar karşısında korunmalıdır”
Aile kurumunun korunması gerektiğini belirten Emiroğlu, “Bu bağlamda söz konusu küresel lobilerin ülkemizdeki uzantıları, toplumda karşılıkları olmasa da maalesef siyasetten medyaya ve sözde sanat dünyasına kadar birtakım destekçiler bulmakta ve çevrelerle, aynı müfsit emeller için ortak bir çaba içerisine girmektedirler. Öte yandan yürürlükteki bazı yasaların da aile kurumunu hedef alarak aynı müfsit emellere hizmet etmesi durumun vahametini artırmaktadır. Aile kurumu bütün bu sistematik saldırılar karşısında korunmalıdır. Ancak bunun hamasi yaklaşımlarla değil, ayakları yere basan sağlam ve bilinçli bir yaklaşımla, kaynağını medeniyet değerlerimizden alan yasal düzenlemeler ve buna uygun bir pratikle mümkün olabileceği unutulmamalıdır.” ifadelerini kullandı.

BAŞIBOŞ KÖPEK SORUNU
Başı boş köpek sorununa çözüm getirilmesi gerektiğini belirten Emiroğlu, “Başıboş köpek sorunu, kamuoyunun tüm ısrarlı taleplerine rağmen çözüme kavuşturulmamaktadır. Her yıl yüzlerce saldırı ile kaybettiğimiz onlarca insanımızın hayatı ve yaralanan yüzlercesi; halkın huzur ve güvenliğini sağlamakla yükümlü makamların vurdumduymazlığının kurbanı olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da gündeme getirdiği bu konu bir an önce yasal bir zemine taşınarak nezih ve güvenli sokaklara dönüşüm sağlanmalıdır. Trafik güvenliği ve toplum sağlığı açısından da pek çok risk barındıran başıboş sokak köpekleri konusu, bazı istismarcıların ekonomik rant kapısı olmasından ötürü çözümü geciktirilmiş en önemli sorunlardan biridir. 2023 yılında çocuklarımızın sokak köpeklerinin saldırısında ölmesi ve kuduz tehlikesi altında olması bir utanç vesilesidir. En kısa zamanda bu konuda kanuni bir düzenleme yapılarak sorun çözüme kavuşturulmalıdır.” şeklinde konuştu.

BM TOPLANTISI
BM toplantısı hakkında değerlendirmelerde bulunan Emiroğlu, BM yapsının değişmesi gerektiğini söyleyerek şunları kaydetti:

“Her yıl 190’dan fazla ülke liderini ABD’nin New York kentinde bir araya getiren Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 16-20 Eylül 2023 tarihlerinde toplandı. Dünya mazlumları için hiçbir kararın alınmadığı, kısır tartışma ve polemiklerle geçen bu seneki toplantıya Güvenlik Konseyi’nin 5 daimî üyesinden ABD dışındaki diğer 4 ülkenin devlet başkanları katılmadı. BM’nin ve özellikle Güvenlik Konseyi’nin dünya barışına, küresel adalet ve huzura hizmet etmesi ancak bu yapının değişmesi ile mümkündür. Bunun için;

- BM Güvenlik Konseyi’ndeki daimî üyelik sıfatı tamamen kaldırılmalı.
- 15 üyeli konseyin tüm üyeleri belli bir süre için seçilmeli.
- Güvenlik Konseyi’nde her kıtanın ve inancın nüfus yoğunluğuna göre nispi bir şekilde temsili sağlanmalı.
- Hiçbir üyenin veto yetkisi olmamalı, karalar oy çokluğuyla alınmalıdır.”
OGÜNhaber