HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Meclis'in yeni yasama dönemi açılışında katıldığı televizyon programında yeni ve sivil bir anayasa ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, yeni ve sivil bir anayasa ile ilgili değerlendirmelerde bulundu

Yapıcıoğlu: Yeni anayasa milletin inancına, dokusuna, tarihine, örfüne, kültürüne uygun olmalı
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Meclis'in yeni yasama dönemi açılışında katıldığı televizyon programında yeni ve sivil bir anayasa ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Yaptığı değerlendirmelerde yeni anayasa ile ilgili açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ayrıca; partilerine karşın gerçekleştirilen karalama kampanyaları ve sosyal-ekonomik sorunlarla ilgili de konuştu.

Sözlerine İçişleri Bakanlığı’na düzenlenen bombalı saldırıyı kınayarak başlayan Yapıcıoğlu, “Bu saldırıyı kim, hangi gerekçeyle yapmış olursa olsun asla tasvip edilemeyecek bir terör eylemidir. Olabilecek en şiddetli şekilde kınıyoruz. Tesellimiz bu vahşi eylemin, bu menfur saldırının amacına ulaşmamış olmasıdır. Ben yaralı polis memurlarına geçmiş olsun diyorum. İçişleri Bakanlığı’na ve Ankara'ya, bütün memlekete, milletimize geçmiş olsun diyorum. Rabbim hainlere, zalimlere fırsat vermesin. İnşallah böyle eylemler böyle olaylar bir daha yaşanmaz diyorum. Evet, meclisin açıldığı günde 28 dönem 2 yasama yılının açılış gününde belki zaten açılıştan birkaç gün önce bundan sonra meclis giriş çıkışlarında ciddi güvenlik tedbirlerinin alınacağı konuşuluyordu ama böyle bir günde belki dikkatler meclis üzerine toplanmışken meclisin yakınında başka bir kuruma yöneldiler. Oralarda bir güvenlik açığı olabilir diye. Allah'tan öyle bir açık bulunmadı ve amacına ulaşmadı. İnşallah bir daha benzer olayları gerçekleştirmeyi düşünenler fırsat bulamazlar. En azından böyle teşebbüsü bile akıllarından geçiremezler diye temenni ediyorum.” dedi.
 
“Türkiye 40 yılı aşkın bir süredir bir darbe anayasası ile yönetiliyor. Bu yeterince büyük bir ayıptır”
Mevcut anayasamızın darbe anayasası olduğunu ve bu anayasa ile yönetilmenin bir ayıp olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, şu cümlelerle devam etti:

“Siyaset sahnesine çıktığımızdan beri, yani partimizi kurduğumuz günden beri sürekli gündem maddelerinden bir tanesi yeni anayasadır. Hatta parti programımızın müstakil başlıklarından bir tanesi yeni anayasa ve millet iradesidir. Bizim söylediğimiz şey şudur; Türkiye 40 yılı aşkın bir süredir bir darbe anayasası ile yönetiliyor. Bu yeterince büyük bir ayıptır. Evet, bu anayasada yirmi kez irili ufaklı değişiklikler yapıldı. Belki bu maddelerin üçte ikisi değişti ama iskeletiyle, ruhuyla bu halen bir darbe anayasasıdır ve 1982 Anayasası olarak isimlendirmeye devam ediliyor. Şimdiye kadarki anayasaların hepsi olağanüstü dönemlerde yapılan anayasalardır. Bazıları darbe anayasasıydı ki 1982 Anayasası da darbe anayasalarından birisidir. Şu anda mecliste grubu bulunan, mecliste temsilcisi bulunan partilerin hemen hepsi bu anayasanın darbe anayasası olduğunu ve değişmesi gerektiğini söylüyorlar fakat daha önceki dönemde de yaklaşık 10-11 yıl önce mecliste bir anayasa değişikliği uzlaşma komisyonu kuruldu. Partiler eşit sayıda üye verdiler. Belli bazı maddeler üzerinde anlaşma da sağlandı. 60'a yakın madde üzerinde anlaşma sağlandı. Fakat maalesef bunlar hayata geçemedi. O günden beri tartışılan bir konu daha var. Şu anda da anayasayı değişikliği gündeme geldikten sonra bazı hukukçular bunu ara sıra gündeme getiriyorlar. Asli ve tali kurucu iktidar diye iki farklı kavramsallaştırma üzerinden meclisin bütünüyle yeni bir anayasa yapamayacağını iddia ediyorlar. Bence bunların tartışılması da iyidir. Yani onların meselelere bakış açısı halk tarafından, milletimiz tarafından iyice görülecektir, anlaşılacaktır. Kendilerini demokrat, hürriyetçi, özgürlükçü, ilerici olarak isimlendirenler, kerameti kendilerinden menkul olanlar bu darbe anayasasına sahip çıkmak için aslında şunu söylemiş oluyorlar; ‘tamamen yeni bir anayasa yapmak için mutlaka bir darbe yapmak gerekir.”

“Elbette bu anayasanın rahatsızlık verici tarafı sadece bir darbe anayasası olması değildir”
Meclisin yeni bir anayasa yapabilecek kapasitede olduğunu göstermesi gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu, “Şimdi şöyle bir çelişki var önümüzde, bir tarafta darbeci diye isimlendirilen bir askeri cunta; mevcut anayasayı ilga etmiş, tamamen yeni bir anayasa yapmış ve önceki anayasada olmayan bazı şeyleri bu anayasaya monte etmiş, daha sonra bu kişiler darbe anayasasının kendilerine geçirdiği hukuki zırh ortadan kaldırıldıktan sonra yargılanıp darbecilikten mahkûm olmuşlar fakat onların kaleme aldığı anayasa darbeyi en şiddetli şekilde eleştirdiğini iddia edenler tarafından cansiperane bir şekilde muhafaza edilmektedir. Bence bu meclisin bir vazifesi kendi yetkisine sahip çıkarak ‘hayır bu meclisin yetkisi vardır, bu meclisin yeteneği vardır, bu meclis tamamen anayasayı yapabilecek yetkide ve kapasitededir.’ Bunu göstermek adına da olsa mutlaka tamamen yeni bir anayasa yapılmalıdır.” şeklinde konuştu.

Anayasanın değişmesi için birden çok sebebin olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Bu anayasanın darbe anayasası olması bile tek başına yeni bir anayasa yapmak için yeterli bir sebeptir. Fakat elbette bu anayasanın rahatsızlık verici tarafı sadece bir darbe anayasası olması değildir. Elbette herkesin kendine göre bu anayasada değişmesi gerektiğini düşündüğü farklı farklı yönleri olabilir. Ama biz şunu da söylüyoruz şu anda parlamentoda 15 farklı parti temsil ediliyor. 6 farklı grup var. Yani mecliste grubu bulunan 6 siyasi parti. Bu siyasi partilerin her birisi çok farklı toplumsal kesimlerin temsilcileri olarak buraya gelmişler. Anayasaya yaklaşımları ya da toplumsal meselelere yaklaşımları birbirinden çok farklı olabilir. Her birisinin kendisine göre farklı kırmızı çizgileri, öncelikleri bulunabilir. Şimdi eğer hepimiz ortak bir noktada buluşursak ki o ortak nokta bu anayasanın değişmesi gerektiği hususu, o zaman yeni bir anayasayı da ortak bir irade ile yapmak gerekir.” dedi.

Yapıcıoğlu, “Ben kendi kırmızı çizgilerimi masanın üzerine koyduğumda, bir başkasının kırmızı çizgileriyle benim kırmızı çizgilerim örtüşmediğinde orada belki daha masa kurulmadan dağılıyor. Bunu yapmamak adına yani bu meclisin yeni bir anayasa yapabileceğini göstermek adına bizim önerimiz şudur. Diyoruz ki herkes kendi kırmızı çizgilerini cebinde tutsun, önceden masanın üzerine koymasın. Biz bir araya gelelim, bu toplumun farklı kesimlerinin rahatlayabileceği, kendini görebileceği ve kendisini tehlike altında hissetmeyeceği bir anayasayı nasıl kaleme alabiliriz, ortak nokta neresidir? Her birimiz farklı bir yerde duruyoruz. Her birimiz durduğumuz yerdeki yaklaşımımıza bakış açımıza göre; ‘bu anayasa şöyle olmalıdır, olmazsa olmaz, başka türlü bir anayasayı biz asla kabul etmeyiz’ dersek yeni bir anayasanın bu meclis tarafından, bu kadar farklı siyasi görüşleri temsil edildiği bir meclis tarafından bir anayasa yapılması mümkün olmayacaktır.” ifadelerini kullandı.

“Anayasa milletin temsilcileri tarafından yapılacaksa öncelikle milletin; tarihine, örfüne, kültürüne, inancına uygun olmak zorundadır”
Yapılacak olan anayasanın milletin inancına, dokusuna, tarihine, örfüne, kültürüne uygun olması gerektiğini vurgulayan Yapıcıoğlu, “O yüzden diyoruz ki gelin evet, herkesin bir duruşu var herkesin bir yaklaşımı var ama gelin birlikte biz ortak bir nokta arayalım. Yoksa elbette bizim de kendimize göre önceliklerimiz var, kendimize göre yapmak istediklerimiz vardır fakat biz tek başımıza bu anayasayı yapmayacağımıza göre o zaman diğer partilerin önceliklerini, onların hassasiyetlerini, çekincelerini de göz önünde bulundurarak ortak noktanın nerede olduğu hususunda bir arayış içerisinde olmamız lazım. Bizim söylediğimiz budur. Mutlaka yapılacak olan anayasa eğer milletin temsilcileri tarafından yapılacaksa öncelikle bu milletin tarihine, örfüne, kültürüne, inancına uygun olmak zorundadır yani bu milletin anayasası bu milletin bedenine uyacak bir şekilde olmalıdır. Şu andaki anayasa milletin sırtına geçirilmiş bir deli gömleği gibidir, bu milletin eline kolunu bağlıyor ve milletin inancıyla uyumlu değildir. Biz diyoruz ki milletin inancına, milletin dokusuna, tarihine, örfüne, kültürüne uygun, kendimizin giyebileceği bir anayasa olsun. Milletin farklı kesimleri de kendisini rahat hissetsin, güvence altında hissetsin kendini. Şimdi anayasanın 2 özelliği vardır. Bir tanesi devletin nasıl idare edileceği konusunda kurallar koyar. Bir tanesi de vatandaşın haklarının nasıl korunacağı konusunda güçlü güvenceler getirir. Bu iki hususun evet, dediğim gibi güçlü bir şekilde hürriyetleri koruyan, insan merkezli, milletin maslahatını her şeyin önüne koyan ve buna göre kaleme alınacak bir anayasa olmalıdır. Diğer bütün siyasi görüşlere diyoruz ki gelin birlikte bu anayasayı kaleme alalım.” dedi.

“Partimizde okuma oranı kadınlarımızda erkeklere göre biraz daha fazla”
Partilerine karşı bir kesim tarafından seçim öncesi ve sonrası sürekli çarpıtmalar ve iftiralarla karalama kampanyası yapıldığını söyleyen Yapıcıoğlu, bu karalamaların HÜDA PAR’ın söylemlerinin halk tarafından duyulmaması için gerçekleştirildiğini söyleyerek şöyle devam etti:

“Mesela biz kadınlara yönelik bir şeyler söylediğimiz de işte bunlar kadın düşmanıdır. Dün bizim bir toplantımız vardı. Toplantıda genel başkan yardımcım bir sunum yaptı. Parti içerisinde önümüzdeki yerel seçimlere ilişkin tabanımızın temayülünü ölçmek için bir çalışma yaptık. Yani tabiri caizse parti içi bir anket yaptık. Orada göze çarpan en etkin hususlardan bir tanesi şuydu bizim genel başkan yardımcımız oraya özellikle foxladı. Bize hep kadın üzerinden saldırıyorlar. Mesela biz karma eğitim zorunlu olmasın dediğimizde şunu da dediler ‘aslında bunlar kadınların okumasına karşılar’ diye. Fakat baktık ki okullaşma oranı, okuma oranı kadınlarımızda erkeklere göre biraz daha fazla. Hem de bariz bir fark var. Tabii o tabloyu görünce biraz tebessüm ettim. Şimdi bunlar kadınların okumasına karşı… Biz kadınların okumasına karşı değiliz. Bizim inancımız, kültürümüz bize şunu söylüyor ‘ilim öğrenmek kadın-erkek herkesin üzerine farzdır’ Sadece belli bir cinsiyet, yani sadece erkeklere farz, kadınlara haramdır diye bir inancımız, anlayışımız yoktur ama buna rağmen bunu çarpıtıyorlar. Biz karma eğitim dayatmasından vazgeçilsin diyoruz. Onlar da diyor ki bunlar kökü ile karma eğitime karşı. Diyoruz ki birisi kendi çocuğunu karma eğitimde eğitime istiyorsa buyursun göndersin ama şu anda mesela Ankara'da sadece erkeklerin ya da sadece kızların gittiği bir ortaokul bulabilir misiniz? Türkiye'nin başkenti, milyonlarca nüfusu olan büyük bir şehir ama böyle bir okul yok. Neden yok? Bu imkân da olsun. Bazı veliler eğer kendi çocuklarını karma eğitime göndermek istemiyorsa erkek çocuğunu sadece erkeklerin bulunduğu, kız çocuklarını da sadece kızların bulunduğu bir okula göndermek istiyorsa bu onun hakkıdır ve bu hak ondan alınmasın dediğimizde ısrarla konuyu başka tarafa götürüyorlar. Mesela biz ekonomik durum itibariyle zorda olan kadınların kendi zorluklarıyla baş başa bırakılmaması gerektiğini, mutlaka bir fon oluşturulması gerektiğini ve bu fondan bunların ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini, devletin bunlara sahip çıkması gerektiğini söyledik. Bunlar işte kadınların sahiplendirilmesi diye bir iki tane harf ilavesi ile çarpıtarak işte bunlar kadınları zorla evlendirecekler, bilmem şunu yapacaklar diye durmadan çarpıttılar. Biz devlet tarafından bu kadınların sahiplenilmesi gerektiğini söyledik. Bizim söylediğimiz de çok açıktı aslında ama ısrarla çarpıttılar, halen de çarpmaya devam ediyorlar.”

Partisinin hakkında yapılan karalamaların halk nazarında bir karşılığı olmadığını gördüklerini ifade eden Yapıcıoğlu, “Aslında halkımızla HÜDA PAR arasında bir duvar örmeye çalışıyorlar ama biz o duvarları yıka yıka geliyoruz. Bu beyhude çabaları onlara da bir kâr sağlamıyor. Yani o kadar ipe sapa gelmez, o kadar akıl dışı şeyler söylüyorlar ki böylece aslında birilerini inandırıyorlar ama zaten onların ağzını her açtığında söyledikleri ne olursa olsun onlara inanmaya hazır bir kitle var. Böylece kendi kitlelerini düşünmeyen, söylenen kelimeleri ya da cümleleri akıl süzgecinden bile geçirmeyen, her söylenene hazır bir veri olarak mutlak doğru kabul edip üzerine atlayan bir kitle var. Onlar da zaten kendi tabanları. Kendi tabanlarını böyle bir duruma getirmişler maalesef. Onları inandırıyorlar ama biz halkın arasındayız. Meclisin tatilde olduğu dönemde memleketin hemen her tarafına yayıldık. Evet HÜDA PAR’ın 4 vekili var ama bu 4 vekil ile çok yer gezdik ve halkın arasında onların yapmış olduğu bu propagandanın kendi tabanlarını bir kısmı hariç halk tarafından bir karşılığı olmadığını, kimsenin onlara inanmadığını net bir şekilde biz sahada çıplak gözle gördük. Onlar bu çarpıtmalarına devam edecekler. Onların işi bu ama inşallah onlar böyle yapmakla kendi inanırlıklarını, kendi söylediklerinin doğruluğunu halk nazarında da tartışmaya açıyorlar ve kendi kendilerine zarar veriyorlar. Çok saldırdılar ama bu saldırılar üzerine HÜDA PAR'ın ismini duymayanlar da duymuş oldu. Merak ettiler, HÜDA PAR'ın parti programına baktılar.” dedi.
 
“Mutlaka evliliğin önündeki engelleri kaldırmamız lazım”
Emekli maaşlarının artırılması, aile kurumunun korunması, gençlerin evlenmelerinin kolaylaştırılması konularının mecliste mutlaka gündeme gelmesi gerektiğini belirten Yapıcıoğlu, “Meclis açıldı. Meclisin yoğun bir gündemi var ve o gündemde mutlaka olması gereken bazı hususlar var. Mesela bunlardan bir tanesi emekli maaşları. Sürekli gündeme getiriyoruz. Emekli maaşlarıyla ilgili olarak hükümet ve ilgili bakanlıklar yılbaşından sonrasını işaret ediyorlar ama biz defalarca söyledik. Dedi ki emeklilerin yılbaşını bekleyecek mecali, takati kalmamıştır. Özellikle maaşı düşük olan emeklilerle ilgili mutlaka bir çalışma yapılması gerekir. Ailenin korunmasına dair mutlaka çok ciddi adımlar atılması gerekir. Aile kurumu yoğun ve ciddi bir saldırı altında. Eğer aile çökerse toplum çöker. Milletin ayakta kalması ailenin sağlam olması ve devamına bağlıdır. Mesela bizim gençlere evlilik fonu oluşturulması yönünde bir talebimiz var. Uzun yıllardır dile getiriyoruz. Mutlaka yine meclisin acilen gündemine alması gereken hususlardan bir tanesidir. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bu kredi şeklinde açıklandı. İlk 2 yıl ödemesiz 150.000 lira her bir gence kredi verileceğini söyledi. Biz diyoruz ki biz bunu düğün hediyesi olarak gençlere verelim. Çok büyük bir para değil gerçekten. Evlilik yaşı gittikçe ilerlere doğru gidiyor. Maddi kaygılar dolayısıyla, ekonomik sıkıntılar sebebiyle gençler evlenmeyi sürekli erteliyor. Bu sağlıklı bir şey değil, mutlaka evliliğin önündeki engelleri kaldırmamız ve aile kurumunu ayakta tutmak için boşanmaları bizim zorlaştırmamız lazım.” ifadelerini kullandı.

“İslam’a ve diğer semavi dinlerin mukaddesatlarına saldırıda bulunanlar mutlaka yargılanabilmeli”
Mukaddesatımıza yönelik saldırılarla ilgilide değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, diğer bazı konulara da kısaca değinerek “Bazı suçlar var ki hangi ülkede dünyanın neresinde işlenirse işlensin, aslında çok farklı yerlerde etki oluşturabilecek suçlardır. Bunlardan bir tanesi bence iki milyarlık İslam alemine ve diğer semavi dinlerde olabilir o. Yani o dinlere ve o dinlerin mukaddesatlarına saldırıda bulunanlar mutlaka yargılanabilmelidir. Bunun önünün açılması gerekir. Bu konuda da meclisten bir karar ya da kanuni düzenleme yapılmalı. Bizim bir talebimiz, bir önceliğimiz daha var. Vergi adaletiyle ilgili. Çok söyledik. Vergi adaletinin mutlaka sağlanması gerekir. Türkiye'deki vergi mevzuatı hem karmaşıktır hem de sonuç itibariyle dolaylı vergiler toplam vergilerin içerisinde çok büyük bir yekûn tuttuğu için nihayetinde kazandığı bütün parayı harcamak zorunda olan, hatta borç para alarak harcama yapanlar bile dolaylı vergilerden dolayı vergi yükünü sırtlamış oluyor. Bunun düzeltilmesi gerektiğini söylüyoruz. Ayrıca tarım ile ilgili bazı düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. İklim değişikliği ile ilgili bir kanun gelecek. Şunu söylüyoruz, küresel bir düzen var. Kendi hakimiyetini sağlamak için devletlerin kendi egemenliklerinden en azından kısmen vazgeçmesini istiyor ve bazı dayatmalarda bulunuyor. Bu konularda da dikkatli ve uyanık olmak lazım. Yoğun bir tempoyla yoğun bir gündem bizi bekliyor. Rabbim bu yeni yasama yılını milletimiz, memleketimiz için ve hepimiz için hayırlara vesile kılsın inşallah.” dedi.
OGÜNhaber