Rehber TV’de Mehmet Hadi Aydemir’in sunduğu “Rehber’de Gündem” programının canlı yayın konuğu olan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, partisinin seçim stratejisine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu: 10 Nisan’da seçim beyannamemizi kamuoyuyla paylaşacağız

Rahmet ikliminin içinde bulunduklarını, birikmiş kirlenmişlikleri temizleme, yeniden merhameti kuşanma zamanı olduğunu hatırlatan Yapıcıoğlu, Ramazan’ın bütün memlekete ve İslam Ümmetine hayırlar getirmesi temennisinde bulundu.

Yapıcıoğlu, seçim beyannamesi, seçim ittifakları, siyasetin dili ve üslubu, HÜDA PAR’a yapılan saldırılara, HÜDA PAR’ın Kürd Meselesine dair çözüm önerileri başta olmak üzere, birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Yapıcıoğlu, Ramazan ayını çadırda ya da konteynerde geçiren, hayırseverlerin gönderdiği kumanyalarla sahur yapan, Kızılay, AFAD ve Yardım Vakıflarının aşevlerinden yemek alıp iftarlarını açan afetzede halkı unutmamak gerektiği çağrısında bulundu.
 
“10 Nisan’da Seçim Beyannamemizi açıklayacağız”
10 Nisan’da seçim beyannamesini kamuoyuyla paylaşacaklarının altını çizen Yapıcıoğlu, “Öyle şarkılı, türkülü bir seçim kampanyası yapmayacağız. Bu memlekette birkaç gün içerisinde 50 bin cenaze kalktı. Millet hâlâ onun acısını yaşıyor. Daha iki gün önce yine taziye ziyaretlerimiz oldu. Deprem akabinde sel felaketi yaşandı. 81 ilde miting de düşünmüyoruz. Ama belki sembolik birkaç yerde miting olabilir. Arkadaşlarımız onun üzerinde çalışıyorlar. Elbette bu seçim çalışmalarını yaparken, bu yaşadığımız deprem acısını ve sel felaketini unutmadan ona göre yapacağız. Hayat devam ediyor ve bu seçimler olacak. Gerçekten de çok kritik bir seçim. Bu seçimleri kazanmak için bir çaba içerisinde olmamız lazım. Bu acıları unutmadan yapacağız. Peki, nasıl yapacağız? 10 Nisan’da Seçim Beyannamemizi açıklayacağız. Vatandaşlara, kamuoyuna, milletimize, duruşumuzu, ne yapmaya çalışacağımızı inşallah paylaşacağız.” dedi.
 
“Memleketin karşı karşıya kaldığı önemli sorunların kaynağında CHP’nin tek parti zihniyeti yatıyor”
Bugün memleketin karşı karşıya kaldığı sorunların önemli bir kısmının kaynağında CHP’nin tek parti zihniyetinin yattığını vurgulayan Yapıcıoğlu, şunları kaydetti:
“Bizim parti programımızı okuyanlar bunu net bir şekilde görmüştür. Biz memleket meseleleri ile ilgili sorunların sebeplerini ortaya koyarken, bir şeye parmak basıyoruz. Nedir o? CHP’nin tek parti zihniyeti. Bugün memleketimizin karşı karşıya kaldığı sorunların önemli bir kısmının kaynağında CHP’nin tek parti zihniyeti yatmaktadır. Bu şu demek değildir. Millet İttifakı’nın içerisinde bazı partilerle bir araya gelemeyiz, onlarla anlaşamayız. Hayır, bunu söylemiyorum. Biz onlarla bir araya gelebiliriz, geldik de oturduk da. Memleket meselelerini konuştuk, karşılıklı fikir alışverişlerimiz oldu. Ortaklaştığımız bazı noktalar da oldu. Fakat dediğim gibi orada Lokomotif CHP’dir. Şu anda CHP’nin Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu, şu son dönemde vermiş olduğu bazı mesajlarda yumuşama sinyali veriyor olabilir. ‘Değiştik diyor’ olabilir. Niyetini sorgulamam. Diyelim ki gerçekten Kemal Bey değişti. Ama CHP’nin bir kurumsal kimliği vardır. Bu kurumsal kimliğin başına kim gelirse gelsin, onun belli bir çizgisi vardır. Gerçekten o kurumsal kimlik, Kemal Bey’in söylediği politikaları uygulamasına izin verecek mi? Ben hiç zannetmiyorum. Şu anda ses çıkarmaz belki. Ne zamana kadar? İpleri eline alıncaya kadar. Herkes şundan emin olsun ki, CHP’nin kurumsal kimliği, kimliğine ve duruşuna aykırı olan işlemleri CHP’nin Genel Başkanı Cumhurbaşkanı da olsa ona yaptırmaz.”
 
“Lütfen herkes diline dikkat etsin”
Siyasetçilerin kullandığı sert üsluba sıklıkla vurgu yaptıklarını dile getiren Yapıcıoğlu, sanki bir seçime değil de bir savaşa giriyormuş gibi dil kurmanın doğru bir şey olmadığını ifade etti.
Yapıcıoğlu, “Bizi izleyenler bunu çok net bir şekilde fark etmiştir. Biz siyaset sahasına çıktığımız günden bu yana 10 yılı aşkın bir süredir siyasi partilerin birbirilerine karşı, diğer partilerin kendi aralarındaki diyaloglarında ya da birbirlerine hitap ederken kurmuş oldukları dillerde bazı sınırlar aşılırsa, eleştiri sınırlarını aşıyorlarsa, biz buna sıklıkla dikkat çektik ve üslubun çok sert olmaması gerektiğini söyledik. Hiç HÜDA PAR’dan bahsedilmediği zamanlarda da birisi sert bir üslup, kutuplaştırıcı, ötekileştirici, bir nefret dili kullanmaya başlayınca biz hep bu çağrıyı yaptık. Lütfen herkes diline dikkat etsin diye. Maalesef bu şikayetlerimiz ve çağrılarımız hep oldu ama siyasetin dili bir türlü normale gelmedi. Hep sert bir üslup var. Bunun pek çok sebebi var, ama bunların en başında geleni; her bir partinin kendi tabanını kontrol etme, kendi saflarını sıklaştırma veya işte belki tabanının heyecanını artırmak için çok yoğun bir şekilde bu dili kullanıyorlar. Kimler yapıyor? Özellikle de milletin bütünlüğüne hitap etme gibi iddiası olmayanlar, yani toplumun belli bir kesimine hitap eden kişiler, o kesimin kendi arkalarında saf tutmaya çağırmak için ya da böyle bir şey elde edebilmek için öteki olarak gördüğü, diğeri olarak gördüğü, hitap etmeyi düşünmediği kişilere yönelik hep sert bir dil kullanıyorlar. Bu kısa vadede belki sert dili kullananlara yarar gibi görünebilir ama aslında uzun vadede herkese zarar veriyor.”
 
HÜDA PAR Mecliste Türkiye siyasetine nasıl bir yenilik getirecek?
HÜDA PAR’ın mecliste olması, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde sağlayacağı katkılara dikkat çeken Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:
“Siyasetin kavgacı bir üslupla yapılmak zorunda olmadığını bütün Türkiye görecek. Bizim bazı konularda taleplerimiz olacak. Elbet bizim bazı konularda diğerlerinde farklı düşündüğümüz olacak. Belki biz bazı meseleleri dile getirdiğimizde birileri bu da mı varmış diyecek ama herkes şunu görecek. Siyasetin kavgacı bir üslupla yapılmak zorunda olmadığını herkese göstereceğiz. HÜDA PAR Mecliste olduğunda, siyasetin menfaat odaklı olmak zorunda olmadığını herkes görecek. Halkta şimdi şöyle bir düşünce var. Elbette her siyasetçi veya her parti kendi menfaatini düşünür veya düşünmek zorunda olur. HÜDA PAR Meclise giderse, her siyasi partinin, milletin menfaatini öncelemek zorunda olduğunu herkese göstereceğiz. Bir yerde milletin menfaati varsa, bir yerde memleketin menfaati varsa, siyasi partiler geri durmayı veya siyasi kişilikler kendi menfaatlerinden vazgeçmeyi öğrenecekler veya görecekler. HÜDA PAR şahsında bunu görecekler. HÜDAPAR Meclise girerse, muhalefet edilmesi gereken bir icraat veya bir düzenleme geldiğinde, bu muhalefetin sadece yanlışa olabileceğini, o düzenlemenin kim tarafından getirdiğine bakarak toptancı bir anlayışla falanlar getirirse, karşı çıkalım, filanlar getirirse, alkışlayalım anlayışının doğru bir anlayış olmadığını tüm Türkiye görecek. Doğru kimden gelirse gelsin, biz doğruyu destekleyeceğiz, yanlışı da kim yaparsa yapsın, biz yanlışın karşısında duracağız. Memleket bunu görecek. Siyaset çok uzun süre seçkinlerin yaptığı bir iş olarak görüldü ve millet belli bir kalıbın içerisine sokulmaya çalışıldı. Biz diyoruz ki hayır, milletin değerlerini yani bizi biz yapan değerleri siyaset sahasına taşımak gerekir. Siyaset kendisini millete göre dizayn etmek zorundadır. İnşallah bunlar görülecek. İnşallah hakkın sesini, doğruluğun sesinin daha gür bir şekilde memlekete yayılması için bir basamak, bir vesile olacak.”
OGÜNhaber