Sokullu Mehmed Paşa CamiiKadırga’da Şehit Çeşmesi Yokuşu üzerindeki 1571 tarihli cami, Mimar Sinan’ın eğimli zemine getirdiği dahice çözüm ile ün yapmış. Altı farklı zemin üzerinde özel taşıyıcı unsurlarla inşa edilen caminin içi boydan boya mavi - yeşil İznik çinileriyle bezeli. İç mekânda kullanılan yeşil taşların Kâbe’den getirildiği rivayetler arasında. 16. yüzyıl Osmanlı camilerinin başyapıtlarından biri olarak kabul edilen camideki yüksek aydınlık, 90’dan fazla pencere ile sağlanmış.
İslami Eserleri Müzesi16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan İbrahim Paşa Sarayı’nın taş salonlarında, Türk – İslam sanatının dünyadaki en zengin koleksiyonlarından biri sizi bekliyor. 1155 tarihli Cizre Ulu Camii’nin ahşap oyma kapısı, Selçuklu çinileri, 15. yüzyıl Osmanlı Kur’an ve el yazmaları görülmeye değer. Haftanın her günü, 09.00 - 19.00 saatleri arası ziyarete açık. Giriş 15 TL. At Meydanı No: 46, Sultanahmet. Tel: 0212 518 10 21. Arasta Çarşısı
Sultanahmet Camii’nin sağ cephesine bakan Arasta Çarşısı’nda, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden getirilen el halıları, kilimler, dokumalar, geleneksel giyim eşyaları, Osmanlı motifleri taşıyan çini ve seramikler, antikalar, bakır işleri, sedef kakmalı ahşap eşyalar, Beykoz camları, gümüş takılar, nargileler, tablo ve minyatürler ile çeşitli hediyelikler bulabilirsiniz.
Kadırga HamamıKadırga Parkı’nın hemen karşısında bulunan hamam, 1734 yılında Sultan İkinci Bayezid’in emriyle yaptırılmış. Binaların arasına sıkışmış gibi görünen hamamın dar kapıları, şaşırtıcı biçimde geniş salonlara açılıyor. Kadın ve erkek bölümleri bulunan hamamın taştan inşa edilmiş dış cephesi, iç kısımda ahşaba dönüşüyor. Sultanahmet çevresindeki pek çok turistik alternatife rağmen, hamam kültürüne meraklı gezginlerin dikkatinden kaçmıyor.
Küçük Ayasofyaİstanbul’un en eski Bizans kiliselerinden biri olan 527 tarihli Aziz Sergius Baküs Kilisesi, İstanbul’un fethinden sonra camiye dönüştürülmüş. Bir zamanlar dervişlerin çile çektiği avlu içindeki 24 hücreli zaviye, günümüzde hat, ebru, gravür ve minyatür gibi el sanatlarının icra edildiği; neyzen ve edebiyatçıların buluştuğu bir kültür merkezi görünümüne sahip. Servi ağaçları ve yüksek duvarların gizlediği cami avlusunun havuzlu bahçesi, bazı günler tasavvuf müziği ve ney tınılarıyla mistik bir atmosfere bürünüyor.
Bukoleon SarayıSahile inip Marmara Denizi kıyısına paralel uzanan Kennedy Caddesi’nden Cankurtaran yönüne 500 metre kadar yürüdüğünüzde, Bizans Sarayı’nın deniz köşkü çıkacak karşınıza. 5. yüzyılda inşa edilen Bizans Sarayı’ndan bugüne kalan tek parça, mermer çerçeveli üç büyük penceresi olan kemerli taş bir duvardan ibaret.
Eski Fransız HapishanesiKüçük Ayasofya’nın kemerli taş kapısının açıldığı dar sokağın ucu, sizi eski Fransız Hapishanesi’ne çıkaracak. Kiremit kırmızısı rengindeki iki katlı bina, 1850 yılında Fransız mahkûmlar için inşa edilmiş. 1914 yılına kadar işlevini sürüp uzun yıllar kaderine terk edildikten sonra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore ettirilerek kültür merkezine dönüştürülmüş.
Ahırkapı Deniz FeneriAhırkapı sahilindeki küçük bir parkında ortasında beyaz gövdesiyle yükselen Ahırkapı Feneri, İstanbul’un en eski deniz fenerlerinden biri. İlk olarak 1755 tarihinde Üçüncü Osman’ın emriyle ahşap bir kule olarak yaptırılan fenerin şimdiki haline kavuşabilmesi için, 1857 yılında Sultan Abdülmecit tarafından yeniden inşa ettirilmesi gerekmiş.