Yaklaşık 550 yıldır süregelen bir geleneği yaşatan ve UNESCO’nun “Yaşayan İnsan Hazineleri” kriterlerini karşılayan ustaların hikâyeleri, Rezan Has Müzesi’nin kendine has atmosferinde hayat buluyor. Bizans’tan bu yana hemen hemen aynı mekânlarda sürdürülen kuyumculuk geleneğinin izdüşümünün yansıdığı sergide, İstanbul’da yaşayan son nesil ustaların elinden çıkan eserlerin benzersiz örneklerine şahitlik edilebilirsiniz.
Birkaçını tanıyalım:
Avedis Kendir (Sadekâr):Kuyumculuğa ilkokuldan sonra yaz aylarında Kapalıçarşı’da çalışarak başladı. 10 yaşındayken Matyos Şnokyan ve Şob Kanukçuyan ustalardan zanaatını öğrenme şansına sahip oldu. Art Nouveau, Art Deco ve Osmanlı sanat akımlarından ilham alarak kendi tasarımlarını üretti ve bu bileşimden Art Avo adını verdiği özel bir tarz geliştirdi.
Berç Melikyan (Kalemkâr): 14 yaşında Sadekâr çırağı olarak Kapalıçarşı Çuhacı Han’da kuyumculuğa başladı. Kalem işine olan yeteneği keşfedilen Berç Melikyan ustalığını bu yolda sürdürmeye karar verdi. Mardiros Hallaçyan Usta’nın yanında kalem işini öğrenen Melikyan, 1981’den bu yana kendi atölyesinde çalışıyor.
Hraç Arslanyan (Murassa Ustası): İstanbul’da doğdu. 10 yaşında Zincirli Han’daki atölyede çırak olarak mesleğe adım attı. Sanatını 1986 yılında Cağaloğlu’nda açtığı kendi atölyesinde icra etmeye başladı. Bu dönemde Avusturya, Belçika ve Fransa gibi ülkeleri gezen Arslanyan’ın seyahatleri, kendi tarz ve tekniğini oluşturmasına büyük katkı sağladı.