Hayvanların uyum içinde yaşadığı yabani bir hayat, tertemiz ve ışıl ışıl parlayan deniz, tabiatın gücü karşısında nutkunuzun tutulacağı bir coğrafyada doğayla iç içe iki hafta geçirebileceğiniz, belki de ömrünüzde bir daha asla yaşayamayacağınız olağanüstü bir deneyim… Kuzey Amerika’nın el değmemiş doğasını keşfe çıkabileceğiniz benzersiz bir gezi adresi olan Alaska, “doğal harikalar coğrafyası” olarak anılıyor. Doğanın ve vahşi yaşamın tüm güzelliğiyle gözlerinizin önüne serileceği Alaska gezisi, ulusal parkların, buzulların ve fiyortların manzarasıyla benzersiz bir deneyim vaat ediyor. Bu rotada boz ayılara, kurtlara, ren geyiklerine ve daha birçok hayvana ev sahipliği yapan Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük millî parkı Denali ve buzulların arasında keşif şansı elde edebileceğiniz ünlü Kenai Fiyortları da var.
Bakir CoğrafyaAmerika Birleşik Devletleri’nin yüzölçümü olarak en büyük eyaleti Alaska, eskiden Rusya’ya ait olan, daha sonra ABD’nin para ile satın aldığı bakir bir coğrafya. Günümüzde sadece gezginlerin değil, pek seyahat etmeyen, yanı başındaki büyük şehirlere gitmeyen Amerikalıların dahi gitmek için can attığı bir yer. Uzaktan bakıldığında soğuk, kurak, gezilmesi zor bir bölge gibi görünebilir, fakat Alaska gezginler için bulunmaz doğal güzellikler barındırıyor. Oraya gittiğiniz zaman sizi iki bine yakın ada, irili ufaklı binlerce göl, yeşil vadiler, büyüklüğüyle sizi âdeta şaşkına çevirecek ormanlar ve canlı çeşitliliğiyle gözlerinizi alamayacağınız bir tabiat karşılıyor. İşte Alaska hakkında şaşırtıcı bilgiler: Alaska adını, eskimo dilinde “kara parçası” anlamına gelen bir sözcükten almış. 1867 yılında Çarlık Rusya’sı tarafından ABD’ye uzun süren pazarlıklar sonucu tam 7,2 milyon dolara satılan Alaska’da,Nüfusun yüzde 98’ini oluşturan yerlilerin ve Eskimoların uzun süre bu durumdan haberi olmamış. Onlar fitilli balık yağı lambalarının dumanlı ışığında göl kenarında bildikleri gibi yaşamaya devam etmişler. Alaska’nın Amerika’nın 49. eyaleti olması ise satın alınışından 88 yıl sonra, 1959 yılında gerçekleşmiş.
Gerçek Olamayacak Kadar GüzelAlaska’ya birkaç yaz önce Work and Travel Programı’yla gidip yaklaşık üç ay kaldım. Alaska, Türkiye’de sanıldığı gibi buzullarla kaplı, sağda solda penguenlerin gezindiği ve Eskimoların iglolarda yaşadığı bir yer değil. Aksine yazları günlük güneşlik, penguenlerin yerine etrafta “moose” denilen Amerikan geyiklerinin gezindiği ve Eskimoların çoğunun şehirlerde yaşadığı bir yer. Alaska, tek kelimeyle anlatmam gerekirse masal gibi bir coğrafya. Özellikle de buz dağları... Gerçek olamayacak kadar güzel bir yer burası. Ancak bir o kadar da dünyadan izole. Çoğu yerde internet, hatta telefon bile yok. Pek çok şehir, birbirine sadece havayoluyla bağlı… Uçaklar buralarda dolmuş gibi çalışıyor. Uçakların yarısı, internet siparişlerini taşıyan kargolarla dolu… Sanal alışveriş olmasa Alaskalılar nasıl yaşar, düşünemiyorum bile... Yerlilerin söylediklerine bakılırsa Alaska, sörf için paha biçilmez bir yermiş. Alaska’da sörf deneyimim olmasa da sahillerinde ve doğasında bolca gezindim. Hatta birçok kez geyiklerle göz göze geldim. Galiba ömrümde gördüğüm en güzel canlılar bunlardı. Alaska’nın en önemli geliri turizm ve balıkçılıktan geliyor. İnsanlar, yeryüzünde doğal alanlar tahrip oldukça Alaska’ya daha fazla ilgi gösteriyor. Bölgede bir de çok ciddi bir balık turizmi var. Dünyanın dört bir köşesinden gelenler, Alaska’da kabin kiralayıp balık tutma keyfi yaşıyor. Alaska’ya balık tutmak için gelmiş birkaç kişi ile tanışma fırsatı buldum ve gördüm ki bu insanlar gerçekten buraya âşık. Sevgililerinin fotoğrafını gösterir gibi tuttukları dev balıkların fotoğraflarını gösterip mutlu oluyorlar.
Güneşin Batmadığı TopraklarAlaska’da şehirden şehre, coğrafi konumlarına bağlı olarak değişmekle beraber, yazın akşam saat 9’da güneşlenenleri görünce ya da gece saat 12 civarı havanın hâlâ aydınlık olduğunu görünce ister istemez şaşırıyor insan... Yazları günde yaklaşık 20 saat güneş ışığı alabilen, kışları ise tam tersine çok uzun geceler geçiren bir kara parçasıdır, Alaska. Kimi yerlerde Eskimoların şehirlere göç etmiş kesimini görmek mümkün. Ancak bir genelleme yaparak rahatlıkla söyleyebilirim ki Alaska insanı candır, çünkü en asil duyguların insanıdır. Burada otobüs şoförleri sizinle keyifle sohbet eder, bazen karşıdan karşıya geçmeye başladığınızda hızını arttırıp, siz gelmeden geçmek yerine yavaşlarlar. Marketlerde kasiyerlerle konuşa konuşa bir süre sonra ahbap olursunuz. Gözlemlediğim ve yerli halktan edindiğim bilgilere dayanarak söyleyebilirim ki Alaska’da trafik kazası, gasp, kapkaç ve benzeri adli olaylar, yok denecek kadar az yaşanıyor. Alaska bir Amerikan eyaleti olmasına rağmen, ABD anakarasıyla karayolu bağlantısı yoktur. Gördüğüm kadarıyla Alaska insanı, Amerika’nın diğer eyaletlerindeki insanlarla kıyaslanamayacak kadar sıcakkanlıdır. Alaska’nın bir başka ilginç özelliği ise her yaz pek çok Türk öğrenciye ev sahipliği yapması. Bu bakir coğrafyaya bir daha ne zaman yolum düşer bilinmez, ama belki bir kez daha, bu sefer tatil odaklı gitmek isterim. Burada ormanların içine girmek, doğada yalnız kalmak, gerçekten çok güzel olurdu. Özetle bambaşka bir yerdir Alaska, onu görme şansına erişeni doğasına hayran bırakır. “Yolunuz düşerse keyfini sürün.” derim.