Abant’ta fayton turu, Bolu Gölcük’te piknik keyfi, Yedigöller’de keşif, Kapadokya’da yer altı kentlerini ziyaret...Sahi unutulmaz bir sonbahar gezisi için sizin tercihiniz hangisi?

4 harika sonbahar adresi

Abant

Bolu sınırları içerisindeki Abant Gölü, daha önce kaç kez gitmiş olursanız olun, her seferinde yeniden keşfedeceğiniz nadir yerlerden biri. Sonsuz bir orman denizinin ortasında nilüferler ve sazların arasında göz alıcı maviliğiyle ışıldayan göl, denizden 1328 metre yükseklikte. Abant, oksijen yüklü havası ve konforlu otellerinin yanı sıra, İstanbul ve Ankara’ya yakınlığı ile de tercih ediliyor. Son yıllarda balayı ve kongre turizmine ağırlık veren bölgenin en önemli cazibesi, yılın her mevsimi farklı güzellikler sunması. Mesela Abant Gölü Tabiat Parkı’na vardığınızda güne uzun uzun sessizliği dinleyerek başlayabilirsiniz. Dağ, orman, göl ve yaprak öbekleri... Sonbaharın bütün güzellikleri var burada. Gölün huzur dolu dinginliğini hissedince, sazlıkları örten sisin arasında kaybolmak istiyor insan. Sonra ağaçların koruyucu perdesinin ardında gölün maviliği, saf ve parlak yüzüyle gülümseyiveriyor. Sonbahar aylarında pastel renklerin en yumuşak tonlarıyla boyanan ormanlarsa gelenlere burası bir cennet dedirtiyor.



Fayton Turu 

Abant Gölü'nün kıyılarında at ya da fayton turu yaparak sonbaharın güzelliklerini kovalayabilirsiniz. Yaklaşık sekiz kilometrelik bir parkura sahip göl kıyısında çeyrek, yarım ya da tam turlardan biri tercih edilebiliyor.



Gölcük 

Bolu’nun sırtını yasladığı Aladağların cennet köşesi Gölcük, köknar ormanlarının ortasında göz alıcı güzelliğiyle parıldayan benzersiz bir firuze taşını andırıyor. Çevresinde Hensel ve Gretel’in çikolata evine benzeyen ahşap konukevi dışında hiçbir yapı bulunmayan, her türlü gürültüden uzakta, sadece doğanın sesini duyumsayabileceğiniz bir yer burası. Denizden 950 metre yükseklikteki göl, yüzeyi 45 bin metrekareyi bulan suni bir gölet aslında. Gölün çevresinde piknik alanları tanzim edilmiş. Gölü çepeçevre dolaşan yürüyüş parkurunun uzunluğu iki kilometreye ulaşıyor. Gerçek bir sonbahar güzeli olan Gölcük’ün çevresinde yürümeye başladığınızda, çevrenin sakinliği dikkatinizi çekecek. Burada her yer o kadar sessiz ki, çevredeki tahta çeşmelerden akan billur gibi suyun şırıltısı lirik bir şarkı, ayaklarınızın altında ezilen yumuşacık yaprakların sesi ise bir kedi mırıltısı gibi kulağınıza çalınacak. Doğanın kalbinden çıkan bütün sesler ruhunuzu yenileyecek ve nefes aldığınız için bir kez daha şükredeceksiniz.



Batı Karadeniz'in Pamukkale'si 

Gölcük - Mudurnu yolu üzerinde bulunan akkaya travertenleri görülmeye değer güzellikte. Traventerler, yeraltından çıkan kaynak suların içindeki kalker ve silisyumlu kimyasal tortuların birikmesi sonucu oluşmuş.



Kapadokya

Volkanik bir üçgende yer alan Kapadokya, bu dünyaya ait değilmiş gibi görünen doğasıyla size Anadolu’nun en güzel sonbahar manzaralarını sunmaya hazır. Kapadokya’nın en yüksek peribacasının yamacında kurulan Uçhisar, bölgenin doğal kalesi kabul ediliyor. Nevşehir’e sadece 10 kilometre uzaklıktaki bu minik köyün yanı başında bir hazine saklı: Güvercinlik Vadisi. Derin ve uzun bir kanyonun içindeki vadi, antik güvercin yuvaları ve kaya kiliseleriyle dolu. İnsanların ve atların rahatlıkla geçebildiği bu tüneller, yürüyüş tutkunları ve fotoğrafçılar için mükemmel birer parkur. Ayrıca, Uçhisar - Göreme yolu üzerinde, bölgenin en güzel vadilerini kuşbakışı görme imkânı bulabilirsiniz. Kapadokya gezisinin en özel bölümlerinden birini oluşturan Göreme Açık Hava Müzesi sadece birkaç kilometre uzağınızda. Peribacalarıyla çevrili alanda, kayalara oyulmuş dev bir şehir sizi bekliyor. Buradan Çavuşin’e uzanan güzergâh ise düşsel bir atmosfer vaat ediyor. Gezinin finali ise muhteşem: Kızılçukur’da günbatımı keyfi.



Gizemli Geçitler 

Sonbaharda Kapadokya gezisinin en heyecan verici duraklarından biri yumuşak tüf kayalara oyulmuş yer altı yerleşimleri. Bölgede iki yüz civarında yer altı yerleşimi olduğu söylense de en gözdeleri Özkonak, Kaymaklı ve Derinkuyu.



Yedigöller

Yedigöller, renklerin en doygun olduğu sonbahar aylarında vazgeçilmez gezi adreslerinden biri. Bolu sınırları içerisindeki bölge, ormanlarla kaplı derin bir vadinin tabanında bulunuyor. Zengin bitki örtüsüyle kaplı olan bölgedeki irili ufaklı göller heyelan sonucu oluşmuş. Barındırdığı ağaç ve bitki türlerinin çeşitliliği açısından zengin bir floraya sahip olan Yedigöller, gökyüzüne doğru uzayıp giden dev ağaçlarla dolu. Kayın başta olmak üzere, meşe, gürgen, çam, köknar, karaağaç, ıhlamur ve diğerleri… Sonbahar aylarında hemen her yeri kaplayan uçsuz bucaksız bir yaprak denizi de cabası. Mevsimin renklerini gözlemleyebileceğiniz en iyi yerlerden biri ise Kapankaya Seyir Alanı. Yedigöller’e inen orman içi rampa üzerindeki bu noktadan görünen manzara, pastoral bir tabloyu andırıyor. Öyle ki, kızıldan kahveye bütün renkler önünüze seriliyor. Bölgeye adını veren göller ise ormanın derinliklerinde. Büyük, Küçük, Sazlı, Derin, Aşağı, İnce ve Orta Göl… Bakalım en çok hangisini beğeneceksiniz?



Organik Pazarlar

Yedigöller çevresindeki köylerden sevdiklerinize çeşitli hediyelikler alabilirsiniz. Çam kolonyası, Kabaklı gözleme, Saray helvası, Baklagiller, Patatesli ekmek, Erişte ve Yöresel peynirler alabileceklerinizden bazıları.
OGÜNhaber