Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde kemoterapi gören hastalara moral olması gayesiyle koridorlar ve kemoterapi görülen odaların duvarları gökyüzü ve çiçek desenleriyle kaplandı. Kanser tedavisi gören hastalara kemoterapi sırasında ise doğa içinde hissettiren müzik ve kuş sesleri yansıtılıyor.
Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SEAH) Korucuk Kampüsü Onkoloji Bölümü’nde kemoterapi gören hastalara moral olma gayesiyle değişim yapıldı. Koridorlar ve kemoterapi görülen odaların duvarları gökyüzü ve çiçek desenleriyle kaplanan bölümde ayrıca tedavi gören hastaları doğa içinde hissettiren müzik ve kuş sesleri yansıtılıyor. Hastaların, kanser tanısı sonrasında zorlu bir süreç geçirdiklerini belirten SEAH Tıbbi Onkoloji Kliniği İdari Sorumlusu Prof. Dr. İlhan Hacıbekiroğlu, kemoterapi tedavisi ve servis alanlarında tedavi görenlere moral olması ve kendilerini rahat hissetlerini sağlamak için ellerinden geleni yaptıklarını belirtti. Sağlığın 3 aşamadan oluştuğunu belirten Hacıbekiroğlu, psikolojik, fizyolojik ve sosyal olarak iyilik hali durumunun sağlığın esas anlamı olduğunu söyledi.
“Psikolojik, fizyolojik ve sosyal olarak iyilik hali sağlığın esas anlamıdır”
SEAH Tıbbi Onkoloji Kliniği İdari Sorumlusu Prof. Dr. İlhan Hacıbekiroğlu, “Kanser hastası dediğimiz zaman da dinamik bir sürece giriyor. Hastalar tanısı, tedavisi, teşhisi, biyopsi gibi teşhis aşamalarda dair birçok zorlukla karşılaşıyor. Gebe hastalar gibi, transplant hastaları gibi özel hasta grubunu oluşturuyor. Bu hastaların tanıdan tedaviye kadar geçirdikleri tüm hastane aşamalarında pozitif bir ayrımcılığa tabi tutulmaları gerekiyor. Çünkü birçok komplikasyonlarla uğraşıyorlar, birçok vücut fonksiyonunun bozukluğuna bağlı gelişen psikolojik, fizyolojik, sosyal bozukluklar yaşıyorlar. Tabii ismi bile korkutucu bir hastalıkla karşı karşıyasınız. Tanı aldıktan sonra ayrı bir panik, ayrı bir korku yaşıyorsunuz. Verdiğimiz tedaviler enfeksiyonda kullanılan antibiyotikler gibi ya da tansiyon ilacı gibi basit tedaviler değil. Tabii ki hastanın yaşam süresini uzatmaya yönelik, semptomlarını da rahatlamaya yönelik ilaçlar ama çok ciddi yan etkiler oluşabiliyor. Psikolojik bozulmalar, çekilmeler ya da fizyolojik fonksiyon bozuklukları ya da komplikasyonlar yaşayabiliyoruz. Hasta bu süreç içerisinde de ömrünün büyük bir bölümünü hastane ya da onkoloji birimlerinde geçiriyor. Tabii sağlık dediğimiz şey 3 aşamadan oluşuyor. Psikolojik, fizyolojik ve sosyal olarak iyilik hali sağlığın esas anlamıdır. O esnada da fizyolojik sağlığa çok dikkat ediyoruz. Elimizdeki birçok modern tedavi yöntemini hastalarımız için kullanıyoruz ama aynı zamanda çoğumuzun da gözden kaçırdığı psikolojik ve sosyal iyilik haline de ekstradan dikkat etmek gerekiyor" dedi.
"Müzik sistemleri kurduk, dijital duvar kağıtlarıyla kapladık"
Hastaların günlerini hastanede geçirdiğini ifade eden Hacıbekiroğlu, "Kemoterapi ünitemizde hastalarımız 3 saat, 5 saat orada koltuk üzerinde bekliyor ki kolay değildir, sıkılırsınız. Hele ki bir şey yapmadan ilaç tedavisi alırken o süreci yaşamak apayrı bir dikkat, apayrı bir ruhi sıkıntı getirir. Bu yüzden müzik sistemleri kurduk. Hastalarımızın en azından tedavi alırken ya da poliklinik ortamında beklerken ruhi şekilde rahatlamalarına, psikolojik olarak iyileşmelerine hizmet edecek şekilde. Kemoterapi ünitesini dijital duvar kağıtlarıyla da kapladık. Servislerimizi resimlerle, renklerle, insan ruhuna hitap edecek şekilde dizayn edilmiş tasarımlarla şekillendirmeye çalıştık ki, hastalarımız burada kendilerini iyi hissetsinler. Zaten hastalığın yüküne ait psikolojik, fizyolojik, sosyal olarak kötü hissediyorlar. Bir nebze iyilik sağlamak, bir nebze bizi kendilerinden görmelerini istedik. Bizi sadece sağlık çalışanı olarak görmeyip, eşinden, dostundan, akrabasından sayarak empati yaklaşımı altında beraber bu hastalıkla mücadele ederize katkıda bulunmak istedik" diye konuştu.
"Ortalama 90 kemoterapi seansı uyguluyoruz"
Hacıbekiroğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
"Burada biz günlük ortalama 90 kemoterapi seansı uyguluyoruz ve bu gerçekten Türkiye verilerinin üzerinde bir rakam. İki tane tam otomatik robotumuz var demiştik. İlaç hazırlanmasında israfı da önlemekte. Biz hastaların boy ve kilosuna göre miligram düzeyinde doz hesaplamaları yapmaktayız. Bazen küsuratlı rakamlar çıkıyor ve yuvarlanmış hesapları aşabiliyor ya da fazla kalabiliyor. Bu robotik sistemle bunun önüne geçmiş oluyorsunuz. İlaç israfı engellenmiş oluyor. Aynı zamanda da kemoterapitik ilaçlar gibi cilt de dahil gözle dahil tüm vücuda zararlı olabilecek formlarda çalışan güvenliğini de sağlamış oluyorsunuz. Kapalı devre bir sistemle ilacımız hazırlanıyor ve hastamıza aynı bölüm içerisinde de uygulanmış oluyor"