1985 yılında UNESCO tarafından dünyada korunması gerekli Doğal ve Kültür Mirası listesine dâhil edilen Kapadokya Bölgesindeki tarihi yapıların içinde bulunan duvar resimlerinin korunması ve gelecek nesilleri aktarılması için başlatılan çalışmalar devam ediyor. Çalışmalar çerçevesinde Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde “Kapadokya’daki duvar resimlerinin korunması ve araştırılması” konulu panel düzenlendi.

Kapadokya’daki duvar resimleri korunacak

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Nevşehir Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalara İtalyan ve Japon bilim insanları da destek veriyor. Panelin açılışında konuşan Nevşehir Vali Yardımcısı Kübra Karaalioğlu Kapadokya’nın, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin izlerini günümüze taşımış zengin bir kültür merkezi olarak öne çıktığını söyledi.
Karaalioğlu; "Bölgede yer alan duvar resimleri, bu kültürel mirasın en nadide parçalarından biridir. Kapadokya bölgesindeki ilk yapılan duvar resmi konser asyön projesi 1972 yılında Tokalı Kilisesinde başlamış olup Karanlık Kilise, Elmalı Kilise Kırk şehitler Kilisesi’nde konserveysen çalışmaları tamamlanmıştır. Şuan ilimizde, toplamda beş farklı koruma ve onarım projesi yürütülmektedir. Bu projeler, Kapadokya bölgesinin essiz tarihi ve sanatsal dokusunun korunması ile gelecek nesillere aktarılması amacıyla büyük bir titizlikle sürdürülmektedir” ifadelerini kullandı.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin’de yaptığı konuşmada “Kapadokya bölgesi eşsiz jeolojik yapısının sonucu sahip olduğu doğal ve kültürel mirasından dolayı ülkemizin önemli turistik merkezlerden biri olduğu gibi aynı zamanda dünyaca önemli doğal ve kültürel miras noktalarından biri konumundadır. Bilindiği üzere, üniversitemizin de merkezinde yer aldığı Kapadokya, doğası, tarihi ve kültürel değerleri ile 1985 yılında UNESCO tarafından dünyada korunması gerekli Kültür Mirası listesine dâhil edilmiştir. Öte yandan son olarak 2022 yılında ülkemizden sadece Kapadokya Bölgesi ve Pamukkale “Uluslararası Jeoloji Bilimleri Birliği” tarafından dünyanın ’İlk 100 Jeolojik Miras Alanı’ listesine seçilmiştir.
Kapadokya Bölgesi’nin jeolojik yapısı gereği, bölgedeki zayıf volkanik kayaların kolay kazılabilmesi ve termal yalıtım özelliklerinden dolayı geçmişten günümüze çok sayıda kaya oyma mekân oluşturulmuş ve bu kaya oyma mekanlar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bölge genelinde bin 500 yıldan daha yaşlı birçok kaya oyma yapıya rastlamak mümkündür. Kapadokya’daki bu kaya oyma boşluklar sadece mezar ve kiliselerden değil, aynı zamanda cami, manastır ve yaşam alanlarından oluşmaktadır. Bu kaya oyma mekanlar sahip oldukları değişik mimarileri ve mekan içerisindeki duvar resimleri ile yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline gelmektedir ve bölgemiz turizmi için oldukça önemlidir.
Ancak bu kaya oyma yapılar ve içerisindeki eşsiz duvar resimleri atmosferik etkilere ve ne yazık ki insan kaynaklı zararlara bağlı olarak zaman içerisinde bozulmakta ve kaybolmaya yüz tutmaktadır. Bundan dolayı Kapadokya Bölgesi’ndeki kaya oyma mekanlara işlenmiş duvar resimlerinin restore edilmesi ve bu kültürel mirasımızın korunması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmıştır. Kapadokya duvar resimlerinin korunmasına ve restorasyonuna yönelik bilimsel çalışmalar bölgede 1980 yılından sonra başlamış olup, birçok kaya oyma mekanda restore çalışmaları yapılmış veya yapılmaya devam edilmektedir” dedi.
Kapadokya bölgesinde yürütülen çalışmalara destek veren İtalya Tuscia University öğretim görevlisi Doç. Dr. Paola Pogliani, “Bu projenin genel amacı, Japonya, Avrupa ve Türkiye’de bulunan 8 araştırma enstitüsünü bir araya getirerek eski Batı Asya tarihi, arkeolojisi ve koruma bilimi odaklı bir araştırma ağı oluşturmaktır. Bu ağ, uluslararası konferanslar, çalıştaylar, seminerler ve ortak değişim programları düzenleyerek oluşturulmuştur. Bugünkü konferans, bu çerçevenin bir parçası olarak düzenlenmiştir. İtalyan ve Japon araştırma ekipleri son yıllarda Kapadokya’da bir araya gelerek duvar resimlerinin korunması hakkında görüş alışverişinde bulunmaktadır. Her ekibin Kapadokya duvar resimlerinin korunması konusunda farklı çalışmaları olmasına rağmen, tüm projelerde Nevşehir Müze Müdürlüğü başkanlığında, Nevşehir Restorasyon ve Konservasyon Laboratuvarı’nın genç restoratörlerine güncel teknik bilgi ve yöntemler aktarılarak Türkiye’deki bu alanla ilgili deneyim artırılmıştır” şeklinde konuştu.
Amaçlarının Nevşehir Bölgesi’nin eşsiz duvar resimleri mirasına ilişkin kapsamlı araştırma yaparak 6. ila 13. yüzyıllarda yapılmış yüzlerce kiliseyi inceleyerek Kapadokya resim sanatına dair fikir edinmek olduğunu söyleyen Doç. Dr. Paola Pogliani “ Bu bilgiler doğrultusunda büyük bir restorasyon projesine başladık ve 2013’te Şahinefendi’deki Kırk Şehitler Kilisesi duvar resimlerinin restorasyonunu tamamladık. 2011’den beri ise bugün ilk oturumda sunulacak Tokalı Kilise’deki duvar resimlerinin yapım tekniklerinin araştırılması, belgelenmesi ve restorasyonunu içeren Tokalı projesi üzerinde çalışıyoruz. Dolayısıyla, 1985’te oluşturulan UNESCO alanı içerisindeki Kapadokya resim mirasının korunması, uzmanların yanı sıra ziyaretçiler ve bölge halkıyla paylaşılması gereken bir hedeftir. Kaya oyma yapıların duvarlarındaki her renk izi, paha biçilemez değere sahiptir; bu nedenle söz konusu alandaki tüm ekipler, farklı becerileri bir araya getirerek duvar resimlerinin korunmasına dahil olmuştur.
Bu deneyimlerle ilişkili olarak programın bir bölümünde diğer ülkelerde yapılan çalışmalardan da bahsedilecektir. Amaç, tüfsü kayaçlara yönelik koruma sistemlerini Japon anıtlarıyla karşılaştırmak ve Etrüsk resim sanatının araştırılmasından sağlanan resim tekniğinin kökenlerine odaklanarak korumaya dair bakış açısını genişletmektir” dedi.
Çalışmalara destek veren Japanya Univerity of Tsukuba öğretim üyesi Yoko Taniguchi’de açıklamasında “Japon ekibimiz, 2014’ten 2016’ya kadar Kızıl Vadi’de Üzümlü Kilisesi’ne ait kaya oyma mağaranın ve duvar resimlerinin korunması üzerinde çalıştı. Araştırma faaliyetlerimizin tek bir amacı vardı: bölgedeki hassas tüfün nasıl bozulduğunu ve ömrünü nasıl uzatabileceğimizi öğrenmek. Ayrıca, duvar resimlerine ilişkin olarak, geçmişte oluşan çizikler ve graffitiler nedeniyle estetik sorunları ciddi olan resimler üzerinde çalışıyoruz. Amacımız, graffitilerin tonlarını azaltarak daha az fark edilir hale geldi. Tsukuba Üniversitesi’nde çalışmaya başlamadan önce, Tokyo Kültürel Miraslar Araştırma Enstitüsü’nde çalışıyordum ve Nisan 2009’da UNESCO misyonunun bir parçası olarak ilk kez Kapadokya’yı ziyaret ettim. Üzümlü Kilisesi’nde planlanan UNESCO projesine hazırlık yapıyorduk. O dönemde Türkiye, UNESCO projelerini üstlenecek konumda değildi, bu yüzden daha sonra Tsukuba Üniversitesi’ne transfer olduktan sonra Kajima Vakfı’ndan aldığımız bir hibe ile faaliyetlerimize başladık. 2019’dan itibaren, saha çalışmalarımızı Paşabağ’daki Aziz Simeon Kilisesi’ne kaydırdık ve benzer bir proje yürütüyoruz” dedi.
OGÜNhaber