Hüküm süresi: 21 Ocak 1774 – 7 Nisan 1789
Önce gelen: III. Mustafa
Sonra gelen: III. Selim
Hanedan: Osmanlı Hanedanı
Babası: III. Ahmed
Annesi: Râbi'a Sermi Sultan
Doğum: 20 Mart 1725 - İstanbul
Ölüm: 7 Nisan 1789 (64 yaşında) - İstanbul
Sultan I. Abdülhamid, siyasi ve askeri ıslahatlara girişti. Bugün İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bilinen okulu, Yeniçeri ocağına ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı. Yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz yere fazla para alanları tespit ettirdi. Bu faaliyetleri yürüten
Sadrazam Halil Hamit Paşa, menfaati bozulanlar tarafından padişaha şikayet edildi. Sultan Abdülhamid'i devirerek onun yerine Selim'i tahta çıkarmak istediği suçlamasıyla, yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen Halil Hamit Paşa, Sultan I. Abdülhamid'in emriyle idam edildi. 1782 İstanbul yangınında itfaiye çalışmalarına katılmasından dolayı halkın sevgi ve takdirini kazanmıştı.
Sultan I. Abdülhamid, bütün başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve gayreti ile anıldı. Merhametli, nazik ve şefkatli kişiliğiyle takdir topladı. 1782 yılı yazında İstanbul'da çıkan yangında itfaiye işlerini bizzat kendisi yürütmesi sonucu halkın sevgisini de kazanmıştı.
Padişah olduktan sonra, 49 yıllık saray hayatının ardından İstanbul'da sık sık dolaşmış, değişik semtleri ziyaret etmiş, farklı kıyafetlerle tebdil çıkarmıştır. Bunun yanında esnaf ve halkın derdini de dinlerdi.
Saltanatı dönemindeki önemli olaylar, Küçük Kaynarca Antlaşması, 1775-1779 Osmanlı-İran Savaşı, Aynalıkavak Tenkihnamesi ve Rusya'nın Kırım'ı İşgali ve Rusya ve Avusturya Savaşı olarak kayıtlarda bulunmaktadır.
Devrinde istihkâm okulu açılmıştır. Yeniçeri sayımı yapılmış ve ulufe alım-satımı yasaklanmıştır. Sürat topçuları ocağı genişletilmiş, lağımcı ve humbaracı ocakları ıslah edilmiştir.
Sultan I. Abdülhamid, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşının kötü şekilde devam ettiği bir dönemde tahta geçti. Ruslara karşı konulamayacağını anlayan Osmanlı Devleti, 21 Temmuz 1774 tarihinde Küçük Kaynarca Antlaşması'na imza attı. Bu antlaşmaya göre Kırım'a bağımsızlık verildi.
Ruslar Karadeniz'de ticaret yapıp, donanma bulundurabilecekler, Balkanlarda Ortodoks toplulukların haklarını koruyacaklardı. Osmanlı Devleti, Rusya'ya savaş tazminatı verecek; ancak Rusya; Eflak, Boğdan, Besarabya ve Akdeniz'de işgal ettiği adaları Osmanlı Devletine geri verecekti.
Fakat bu bölgelerde Osmanlı Devleti genel af ilan edecek, halka din ve mezhep özgürlüğü verecek, halktan vergi almayacak, isteyen istediği yere göç edebilecekti.
1780'li yıllara ait bir karikatürde, Osmanlı Padişahı I. Abdülhamit Kutsal Roma İmparatoru ve Avusturya Arşidükü II. Joseph ve Çariçe II. Katerina ile kumar oynuyorlar.
Tahta geçtikten 6 ay sonra Kaynarca Muâhedesini imzalayan Padişah, birkaç ay sonra da İran ile yüz yüze geldi. Kaçarlar'ın rakibi olan Kerim Han Zend, 1775'de Basra'yı muhasara altına alınca, Mayıs 1776’da İran'a harb ilan edildi. 1776'da İranlıların eline geçen Basra, ancak üç yıl sonra geri alınabildi.
Küçük Kaynarca Antlaşması sonucunda Osmanlı Devleti ile Rusya arasında kalıcı bir barış sağlanamamıştı. Çünkü Rusya Kırım'ı tamamen kendisine bağlamak istiyordu. Kırım'da Osmanlı hükümetinin atadığı III. Selim Giray Han ile Rusların Kırım'a Han olarak seçtikleri Şahin Giray arasında bir iç savaş çıktı.
Yeni bir Osmanlı-Rus savaşı ihtimali belirmesi üzerine, Aynalıkavak Tenkihnamesi imzalandı. Küçük Kaynarca Antlaşmasının bazı maddeleri değiştirildi. Ruslar Kırım'dan askerlerini çekecek, Osmanlı Devleti ise Rusların istediği Şahin Giray'ın hanlığını kabul edecekti. Tamamen Rus taraftarı olan Şahin Giray'ı Kırım halkı istemedi. Çıkan ayaklanmayı bahane eden Şahin Giray, Rus kuvvetlerini Kırım'a çağırdı. Kırım Hanlığı, Rusya'nın Kırım'ı ani işgali sonucu 9 Temmuz 1783 tarihinde Rusya'ya bağlı bir eyalet haline geldi.
Osmanlı ordusu, Temeşvar eyaletinde stratejik bir konumda bulunan Muhadiye Boğazı'nı ele geçirdi. Avusturyalıların toparlanmasına fırsat vermeden onların üzerine yürüdü. Bu sırada Avusturya İmparatoru II. Joseph 80.000 kişilik bir ordu ve 500 topla Sebeş Boğazı'na geldi. 21 Eylül 1788 tarihinde yapılan Sebeş Muharebesi'nde Koca Yusuf Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu büyük bir zafer kazandı. İki ayrı cephede hem Avusturya, hem de Rusya ile savaşmak zorunda kalan Osmanlılar orduyu ikiye ayırmıştı. Bu durum Osmanlı Devletini zor durumda bıraktı. Saldırıya geçen Ruslar, Özi kalesini kuşatarak 20-25 bin kişiyi katlettiler.[8] (17 Aralık 1788). Bu haberin İstanbul'a ulaşması üzerine, Sultan I. Abdülhamid kederinden hastalandı ve felç geçirdi.[5] Ancak, 7 Nisan 1789'da vefat edene kadar devlet işleriyle ilgilenmeye devam etti. Dindarlığı ve iyiliği sebebiyle halkın "veli" olarak gördüğü Sultan I. Abdülhamit, 15 yıl 2 ay 17 gün süren saltanattan sonra, 64 yaşında vefat etti. Cenazesi Bahçekapı'da kendi yaptırdığı türbesine defnedildi.
I. Abdülhamid döneminin en akılda kalıcı olaylarından biri de büyük İstanbul yangınlarıdır. Bu yangınların çoğu kundaklama sonucu çıkmıştır. 9 Temmuz 1780 Samatya da çıkan yangında binden fazla ev ve dükkan yok oldu. 24 Temmuz 1782 Balat yangınında ise yedi bine yakın bina yok oldu. 1780 Cibali yangını ise İstanbul'un karşılaştığı en büyük yangınlardan biriydi, 50 saat devam eden yangında 20.000 bina kül oldu.
1787-1792 Osmanlı-Rus savaşında Özi Kalesi'nin Rusların eline geçtiği kale içindeki halkın Ruslar tarafından katledildiği haberini duyunca felç geçirerek 1789'da öldü.
Sultan I. Abdülhamit, mimari alanda birçok eser yaptırdı. Kendi adını verdiği Sultan I. Abdülhamit Külliyesi, İstanbul Beylerbeyi Camii, Emirgan Çeşmesi, Hasköy Silahdar Yahya Efendi Çeşmesi, Gülşehir Kurşunlu Camii, Yozgat Ulu Camii, Unkapanı Şebsafa Camii ve Karavezir Medresesi bunların arasında en önemlileridir.