Tirit yemeğini kendisine has bir tarifle yaptığını anlatan Gül, şöyle devam etti:
"Tirit zahmetli, herkes kıvamını tutturamaz. Babam ve büyüklerimden öğrendiğim asırlık tarifle yıllardan beri bu yemeği yapıyorum. Herkes beğeniyor. En güzel tirit yemeği kuzu etinden yapılır. Bakır kaplarda et yaklaşık 10 saat ateşte pişirilmeli, şimdilerde düdüklü tencerelerde yapıyorlar. Bu tiridin lezzetini kaybettirir. Bunun yanında 'sarı kök' (zerdeçal) dediğimiz bir kök var, onu katıyorum çok güzel oluyor. Bu kök çok faydalı ve çok güzel tat veriyor. Bunu çoğu kimse bilmiyor ve yapmıyor. Tirit yemeği birçok rahatsızlığa iyi geliyor. Özellikle kışın hastalıklardan korunmak için çok tüketilirdi. Annelerimiz çoğu zaman evde hastalıklardan korumak için tiridi çok yaparlardı. Ne yazık ki artık yapan yok bu tür yemekleri. Yeni nesil bu yemekleri pek bilmiyor ama öğrenmeli. İnsanlar sağlıksız yiyeceklere yönelince hastalıklarda artı. Bu tür yemekleri özellikle yeni nesil öğrenmeli ve tüketmeli."
"Güne daha zinde başlıyorum"
Emin Aybar da (50) tiridin Şanlıurfalıların bir geleneği olduğunu dile getirdi.
Her gün tirit yemeğe çalıştığını anlatan Aybar, "Sabah namazından sonra gelip tirit yiyorum. Güne daha zinde başlıyorum. Bu yemeği Bedir usta çok güzel yapıyor. Memlekette onunu gibi yapan yok. Herkese tavsiye ederim" dedi.
Üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Uğur Şanlı da Kahramanmaraş'ta okuduğunu belirterek, "Memleketime gelme fırsatı bulduğumda arkadaşlarımla mutlaka tirit yiyorum. Bu bizim buraya has bir yemek, fırsat buldukça tüketiyorum." ifadelerini kullandı.
Şanlıurfa'nın yöresel yemeklerinden olan tiritin yapımı oldukça zahmetli. 10 saat ateşte pişen kuzu eti, kemik suyu, yoğurt ve sarımsak ile hazırlanan tirit, genellikle sabah namazından sonra tüketiliyor.