Her rol aldığı projede üstüne koyarak ilerleyen ve ekranların en beğenilen oyunları arasında yer alan Serenay Sarıkaya, InStyle dergisine konuştu.

Serenay Sarıkaya merak edilenlerini anlattı

Bir süredir İstanbul’da değildiniz ve çekimi yeni tamamlanan filminiz “İkimizin Yerine” için döndünüz... - Senaryoyu okuduğumda Amerika’daydım ve beni çok etkilemişti. Çok kısa bir sürede çekilip bitirileceği söylendiği için ben de Türkiye’ye döndüm ve sette buldum kendimi.

Çok mutluyum, bir aylık çok güzel bir tecrübe yaşadım. Bana böyle bir sorumluluk verildiği, karşıma bu kadar güzel bir senaryo çıktığı için çok şanslı ve iyi hissediyorum. Umarım üstesinden gelmişizdir. Karakteri çok sevdiğinizi görüyorum. Sizi etkileyen tarafı ne oldu?

- Kendime çok yakın buldum. 18 yaşındaki bir genç kızın genç bir kadına dönüşmesiyle ilgili büyüme ve yol hikayesi aslında. Bu süreç bana bir şekilde dokunduğu için çok güzel hissettirdi. Ayrıntı vermeyeyim, sürpriz olsun.

Peki gencecik yaşta Antalya’dan İstanbul’a gelen başarılı ve güzel genç kadına baktığınızda nasıl bir Serenay görüyorsunuz?

- Bu işi yapmaya başlamamın üzerinden sekiz sene geçmiş. Aslında baktığın zaman sekiz sene uzun bir zaman. Ama tabii sektöre çocuk yaşta adım attığım ve bir şeyler daha yeni yeni oturmaya başladığı için insana bu, son birkaç senenin hikayesiymiş gibi geliyor.

Ama çok şükür ki sağlam adımlarla, sabırlı bir şekilde kendimi var edebilmişim bu sektörde. Şu anki konumumdan ve olduğum benden çok mutluyum.

* 10 yıl sonrasının hayalini kurduğunuzda kendinize neler eklemek istiyorsunuz? - Benim amacım geçici bir popülarite yakalamak değil. Mesleğimi o kadar çok seviyorum ki; mesleğimle var olabilmek ve kalıcı olmak istedim. Hep bunun için çalıştım. Hayallerimi hep çok büyük tuttum.

Mesela bundan 10 sene önce yaptığım bir röportajda artık kendime nasıl güvenmişsem, “10 sene sonra zirvede olacağım” demişim. O anlamda hep hayal kuran ve hiç sınır koymayan bir tavrım oldu. Çünkü kendime çok inandım, ayrıca bana çok inanan bir annem vardı.

* Amerika’ya da başka kapılar açmak için mi gittiniz? - Bu benim Amerika’ya ilk uzun seyahatimdi. Biraz orayı yaşamak istedim. Çünkü uzaktan orayla ilgili mükemmel bir dünya çiziliyor ama yerleşik hayata geçmek başka şey. Mesela ben Amerika insanı olmadığımı anladım. Bu anlama sürecinde de çok fazla iş peşinde koşturmadım. Olur mu, olmaz mı bilmiyorum.

* Modunuz düştüğünde ne yaparsınız? - Bana müzik dinlemek çok iyi geliyor. Modum düştüğü anda sevdiğim bir şarkıyı duymak beni rahatlatabiliyor. Bunun haricinde biraz çikolata düşkünlüğüm var (gülüyor). Çekimde hafiften enerjim düşer gibi olduğunda bunlara başvuruyorum.

Spor yapmayı çok seviyorum. Spor kesinlikle beni çok rahatlatan bir şey. Bazen çok yoğun bir çalışma temposunda olsam, hiç vaktim olmasa bile evde birkaç hareket yapıyorum ve gerçekten tazelenmiş hissediyorum. * “Medcezir” ile aynı zamanda çok da güzel şarkı söylediğinizi duyduk. Albüm gibi düşünceleriniz var mı? - Açıkçası müzikle ilgili hiçbir şey planlamadım. Şarkı söylemeyi çok seviyorum ama hep böyle proje kapsamında kaldı. “Medcezir”den önce “Lale Devri”nde de söylemiştim. O formülü bende biraz sevdiler. İki dizide de üst üste öyle bir yol açtılar.

Dizide şarkı söylemek hoşuma gidiyor ama bu başka bir şeye dönüşür mü çok bilemiyorum. Şimdilik tadında kalmasını seviyorum. * Kerem Bürsin’le hem Mavi’de hem de filmde beraber çalışıyorsunuz. İş hayatınızda bir aradayken birlikteliğiniz nasıl gidiyor? - Çok güzel gidiyor. Kerem çok profesyonel bir insan. İkimiz de işi ve özel hayatı çok doğru ve güzel bir şekilde ayırabiliyoruz. Çalışması da çok kolay bir insan.

* Başka bir yol arkadaşlığı oluyordur sizin için. Herkes birbirinden bir şey öğreniyordur... - Evet. Bir de bu sürede ikimiz de uzun bir ara verdik. Ben çalışmayalı sekiz ay oldu, onun için de benzer bir süre geçti. O zamanda da birbirimizi gerçekten daha iyi anlama, daha iyi tanıma fırsatımız oldu.

* Yeni sezon için dizi düşünüyor musunuz? - Olabilir ama daha netleşen hiçbir şey yok.

OGÜNhaber