Dünya, evrenin en çarpıcı güzellikteki gezegenlerinden birisi. Dünya çoğrafyası üzerinde serpilmiş o kadar çok olağanüstü yer var ki, çoğu zaman buraları sözlerle tarif etmek pek mümkün olmuyor. Eğer dünyadaki bu tuhaf güzellikleri keşfetmeye hazırsanız dilerseniz sanal turumuza hemen başlayalım.

Dünya'nın en tuhaf 10 yeri

Uçaklar ölünce nereye gider ? Arizona’da çölün ortasındaki bu ıssız mekana tabii ki. Yani arizona’daki uçak mezarlığına. ABD hava kuvvetlerinde görevini tamamlayan yaklaşık 5.000 adet civarındaki bu B-52 bombardıman uçakları güneşin altında öylece yatıyor. Peki neden Arizona ? Böyle bir mezarlığın çölün ortasına kurulmasının sebebi, nemsiz ortamın metaldeki bozulmayı geciktirmesi. Ama ne olursa olsun, bu uçaklar son uçuşlarını çoktan tamamlamış.

Kaplan yuvası tapınağı 3.000 metre yükseklikteki 400 yıllık birçok mağarayı da içerisinde barındırıyor. Bhutan’daki doğal mağaralardan oluşan bu mekanın aynı zamanda Budistler için kutsal değeri fazla büyük. Tapınağın asıl önemi, Bhutan’a Budizm’i tanıtan Padmasambhava’nın 8. yüzyılda burada 3 yıl, 3 ay, 3 hafta, 3 gün ve 3 saat meditasyon yaptığına inanılması.

Cehennem kapısı olarak adlandırılan bu tuhaf yer 1970’li yıllarda insan eliyle yaratılmış. Bölgede bulunan doğalgaz rezervlerinden kaynaklanan olay, çukurun içinden sızan fazla doğalgazın Sovyet mühendisler tarafından tutuşturulmasıyla meydana gelmiş. Türkmenistan’da bulunan bu arazi sınırsız bir metan gazı rezervine sahip. Kaynaklara göre, 70’li yıllarda gaz elde etmek için, bu bölgede kazı çalışmaları yapan jeologlar çok derine inerek metan gazının yüzeye çıkmasına sebep olmuşlar. Jeologlar korkudan ekipmanlarını bile almadan bölgeyi terk etmişler. Bu yaşananlardan sonra, metan gazının bölgedeki insanları zehirlememesi için de rezervi yakmaya karar vermişler. Ateşin birkaç hafta içinde söneceği düşünülmüş ama o günden bu yana hiç durmadan yanmaya devam ediyor. Buraya “Cehennem Kapısı” deniyor çünkü alevlere fazla yaklaşırsanız kendinizi cehennemdeymişsiniz gibi hissetmeniz olası.

Yeni Zelanda'daki şampanya havuzu, yani maori savaşçılarının ağrıyan kaslarını ve ruhlarını dinlendirmek için geldikleri bu hidrotermal oluşum, yaklaşık 900 yıl önce meydana gelmiş. Oluşuma bu eşsiz rengini veren şey, yeraltından kaynayarak gelen suyun içindeki farklı mineraller. Suyun içerdiği yüksek orandaki karbondioksit ise onun sürekli şampanya gibi köpüklü olmasını sağlıyor.

Belize’nin 70 km. açığında yer alan Denizfeneri Resifi’nde bulunan “Mavi Çukur”, dalgıçların isimlendirdiği diğer birçok mavi çukurdan biraz daha farklı. 124 metre derinliğindeki bu tuhaf çukurun dalgıçlık camiasında oldukça özel bir yeri var. Çapı 0,4 km olan bu kusursuz bir daire şeklindeki delikte suyun derinliği 145 metreyi buluyor. Dairenin koyu renge çalması, bu coğrafi oluşumun çevresiyle arasında derinlik farkının olmasından kaynaklanmaktadır.

Kuzey Urallar’da, Sibirya’nın ortasında yer alan kayalıklar efsaneye göre, kaçarken donan gerçek dev askerlermiş. Bu tuhaf yer dünya çapında çok fazla bilinmese de Rusya’da oldukça ünlü. Yedi devler kayalıklarının yüksekliği 30 ila 40 metre arasında değişiyor. Yanlarına ulaşmak normal şartlarda oldukça zorlu bir yolculuk gerektiriyor.

Yeni Zelanda'daki ayrık elma kayası, Tasman Körfezi’nin hemen sahilinde bulunuyor. Bu tuhaf doğal yapı, ortadan bölünmüş bir elmayı andırmasından dolayı bu ismi almış. Bunun nasıl olduğunu ve nereden geldiğini bilen olmasa da turistler için önemli bir uğrak noktası olmuş bile.

Venezuela'da bulunan ve yaklaşık 1.000 metre yüksekliğindeki Angel Şelalesi, kesintisiz olarak dökülen dünyanın en yüksek şelalesi olarak kabul ediliyor. Auyantepui Dağı’ndaki Canaima Ulusal Parkı’nda yer alan şelale aynı zamanda Pixar yapımı UP isimli filme de konu olmuştu. Angel Şelalesi ismini, şelalenin üzerinden ilk defa uçarak geçen ve daha sonra buraya inerek 30 yıl kadar burada yaşayan Amerikalı havacı Jimmie Angel’dan alıyor.

Hayır, bu gördüğünüz tuhaf şey Dart Vader’ın saldırıya uğramış uzay gemisi değil. Burası, Sovyetler Birliği tarafından 1981 yılında inşa edilen ve şu an bir harabe halinde olan Buzludzha anıtı. Gördüğünüz gibi, duvarlarında Sovyet ve Bulgar tarihini anlatan çeşitli resimler bulunan yapının çatısı bakırdan yapılmış ve zamanla bu değerli maden sökülüp çalındıkça bina da soğuk kış şartlarının insafına bırakılmış.

Meksika'da ürkütücü bir adacık var. Bölge halkı buraya “perili bebek adası” diyor. Bu garip ve tuhaf yerin hikayesi bundan yaklaşık 50 yıl öncesine dayanıyor. 50 yıl önce bu adanın girişinde bir genç kızın cesedi bulunuyor. Cesedin yanında ise bir oyuncak bebek. Köylüler cesedi gömüp oyuncak bebeği atıyor. İşte ne oluyorsa bunun üzerine oluyor. O gece bütün köyden kızın çığlıkları duyuluyor. Kız bebeğini istiyor. Bunun üzerine köylüler adaya gidip oradaki ağaçlara bir bir bebek koymaya başlıyor. Kız çığlık attıkça bir bebek ağaca bağlanıyor. 50 yıldır bu gelenek devam ediyor. Her ağacında onlarca bebek bulunan ada şimdi turistlerin gözdesi durumunda. Meraklı ve cesur turistler adaya gelip bu ilginç hikayenin görüntülerini çekiyor. Sizinde cesaretiniz varsa gidip görmenizi tavsiye ederiz.
OGÜNhaber